Tâvus aracılığıyla… Abdullah b. Ömer’den nakledildiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle buyurmuştur:

“Her şey bir kadere (ölçü ve plana) göredir…”

(M6751 Müslim, Kader, 18; MU1629 Muvatta’, Kader, 1)

Hz. Ali’den rivayet edildiğine göre…, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

“Sizden hiçbir kimse ve hiçbir canlı yoktur ki cennet ve cehennemdeki yeri ile saîd (mutlu) veya şakî (kötü talihli/bedbaht) olduğu yazılmış olmasın…”

(B1362 Buhârî, Cenâiz, 82; M6731 Müslim, Kader, 6)

Ömer b. el-Hattâb’a, “Rabbin Âdemoğulları’ndan -onların sırtlarından- zürriyetlerini alıp bunları kendileri hakkındaki şu sözleşmeye şahit tutmuştu: Ben sizin rabbiniz değil miyim? “Elbette öyle! Tanıklık ederiz” dediler. Böyle yaptık ki kıyamet gününde, “Bizim bundan haberimiz yoktu” demeyesiniz” (A’râf Suresi – 172. Ayet) mealindeki âyetin anlamı sorulduğunda şöyle demiştir:

“Bu âyet Allah Resûlü’ne (sav) de sorulmuş ve o (sav) şu açıklamayı yapmıştı: ‘Allah Teâlâ Âdem’i yarattı. Sonra kudret (eli) ile sırtını sıvazladı ve ondan bir nesil çıkarttı. ‘Bunları cennet için yarattım. Cennetliklerin amelini işleyecekler.’ dedi. Sonra Âdem’in sırtını sıvazlayıp bir nesil daha çıkarttı. ‘Bunları cehennem için yarattım. Cehennemliklerin amelini işleyecekler.’ dedi.’ Bu sırada birisi, ‘Yâ Resûlallah, bu durumda amelin ne anlamı kalır?’ diye sordu. Allah Resûlü (sav), ‘Allah, kulunu cennet için yarattığında, ona, cennetliklerin ameli üzere ölünceye kadar cennetlik ameli işletir. Sonra onu cennete koyar. Kulunu cehennem için yarattığında ona, cehennemliklerin ameli üzere ölünceye kadar cehennemlik ameli işletir. Sonra onu cehenneme koyar.’ buyurdu.”

(MU1627 Muvatta’, Kader, 1)

Ebû Huzâme’nin rivayet ettiğine göre, babası Allah Resûlü’ne (sav) şöyle sormuştur:

“Ey Allah’ın Resûlü! Şifa niyetiyle yaptığımız okumalar, tedavi olduğumuz ilaçlar ve korunma tedbirleri, Allah’ın takdirinden bir şeyi geri çevirir mi?” Resûlullah (sav), “Onlar da Allah’ın takdiridir.” buyurmuştur.

(T2065 Tirmizî, Tıb, 21)

Abdullah b. Abbâs, bir gün aynı binit üzerinde Allah Resûlü’nün (sav) arkasındayken onun kendisine şöyle dediğini anlattı:

“Delikanlı! Sana bazı şeyler öğreteceğim. Allah’ı gözet ki Allah da seni gözetsin. Allah’ı gözet ki Allah’ı (daima) yanında bulasın. Bir şey istediğinde Allah’tan iste! Yardıma muhtaç olduğunda Allah’tan yardım dile! Şunu bil ki bütün insanlar sana fayda vermek için toplansa Allah’ın takdiri dışında sana fayda veremezler. Ve yine bütün insanlar sana zarar vermek için toplansa Allah’ın takdiri dışında sana hiçbir şeyde zarar veremezler. Bu konuda kalemler kaldırılmış (karar verilmiş), sayfalar kurumuştur (hüküm kesinleşmiştir).”

(HM2669 İbn Hanbel, I, 293; T2516 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 59)

(Abdullah b. Ömer anlatıyor): Bana babam Ömer b. el-Hattâb şunları anlattı:

Bir gün biz Resûlullah’ın (sav) yanındayken bembeyaz elbiseli, simsiyah saçlı bir adam çıkageldi. Üzerinde yolculuğa dair hiçbir belirti yoktu ve bizden de kimse onu tanımıyordu. Peygamber’in (sav) yanına oturdu ve dizlerini onun dizlerine yaslayıp ellerini onun uyluklarının üzerine koydu… “Bana iman hakkında bilgi ver.” dedi. Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.”

(M93 Müslim, Îmân, 1)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir