RAHMAN VE RAHİM,
BİRİ MENFAATLERİ CELB,
DİĞERİ MAZARRATLARI DEFETMEK ÜZERE TERBİYENİN İKİ ESASIDIR.
“Rezzak” manasına olan اَلرَّحْمٰنِ birinci esasa,
“Gaffar” manasını ifade eden الرَّحِيمِ de ikinci esasa
işaretleri için birbiriyle bağlanmıştır.
(İşârâtü’l-İ’caz)
Bu vecize deki icâz, akılları aciz bırakan bir hususiyete sahip…
Zira daha önceki bölümlerde görülen Rahman ve Rahim olan
Sıfat-ı Kemâliye’ye çok farklı bir pencere açıyor…
Anlaşılıyor ki; bu pencerelerin sayısı ve sınırı yok…
Değil mi ki; bütün sıfat ve isimler içindedir…
O halde bu sıfat ve isimlere dair bütün hakikat, mana ve hikmetler ona aittir…
Madem
o hakikat, mana hikmetlerin hepsine şamildir,
Muhakkak ki bütün sebep ve neticelere de şamildir…
Hulasa,
Zahir de ondadır… Batîn da ondadır…Evvel de ondadır… Ahir de ondadır!…
Demek bütün hayatımız boyunca
Allah’ın Rahmet dairesine, besmele pencerelerinden baksak,
yine de o pencereleri bitiremeyiz…
“De ki: “Rabbimin (ilim ve hikmetinin) kelimeleri (ni yazmak) için
deniz (ler) mürekkeb olsaydı
ve yardımcı olarak bir o kadarını daha getirmiş olsaydık,
Rabbimin sözleri tükenmeden elbette o deniz (ler) tükenir(di)!”
(kehf,109)
“Kelâm-ı ezelî (Allah’ın ezelî kelâmı) ilim,
kudret gibi bir sıfat-ı İlâhî olduğu cihetlegayr-i mütenâhîdir (sonsuzdur).
Nihâyetsiz olan bir şeye denizler mürekkeb olsalar elbette bitiremezler.”
(Lem‘alar, 28. Lem‘a, 293)
Şimdi konumuza gelelim;
“اَلرَّحْمٰنِ الرَّحِييمِ :
Mâkabliyle bu iki sıfatın nazmını icab eden şöyle bir münasebet vardır…”
(İşârâtü’l-İ’caz)
Derken,
“yani ayetin bir önceki ayetle – olan rabbi’l-alemin ile- münasebeti ve aralarındaki irtibat beyan edilmektedir.
ve اَلرَّحْمٰنِ ile الرَّحِيمِ sıfatlarının
رَبِّ الْعَالَمِينَ ile vech-i tevfikini gösterilmek istenmektedir…
Bu vech-i Tevfik ,
Yani
kendisinden önceki ayetle uygunluk yönü şudur:
Rabb, Rububiyyet sıfatına haizdir…
yani terbiye, vazifelendirme, rızk ve hidayeti kasdeder…
insan için terbiyeden maksat insanlık istidatlarının inkişafıdır,
bi’l kuvve’den bi’l fiil’e vasıl olmasıdır..
yani,
çekirdeğin, ağaç olup meyve vermesi gibi…
vazifeden maksat ibadettir,
ibadetten maksat marifetullah,
marifetullah dan maksat, muhabbetullah tır!…
rızk ve hidayet bunların vesileleridir…
“Biri menfaatleri celb,
diğeri mazarratları defetmek üzere terbiyenin iki esası vardır.”
(İşârâtü’l-İ’caz)
Terbiye iki esastan ibarettir:
1. Menfaatleri celbetmek,
2. Zararları defetmek.
“Rezzak” manasına olan اَلرَّحْمٰنِ –ErRahman- birinci esasa,
“Gaffar” manasını ifade eden الرَّحِيمِ – Er Rahim- de ikinci esasa
işaretleri için birbiriyle bağlanmıştır.”
(İşârâtü’l-İ’caz)
“Rezzak” manasına olan
اَلرَّحْمٰنِ-Errahman- birinci esasa,”
Maddi ve manevi iki yönlü insana,
Rahmet olan iki aleminde nimetleri RIZK’ tır…
Zira “Rahman” ism-i şerifi “Rezzak” manasındadır.
Rezzak da “rızık veren” manasında olup,
bu da menfaatleri celbe işarettir.
Zira
her rızık bir menfattir; rızkın verilmesi de menfaatin celbidir.
الرَّحِيمِ –Errahim- ism-i şerifi ise,
ikinci esas olan zararları defe bakmaktadır.
Zira
“Rahim” ism-i şerifi “Gaffar” manasındadır.
Gaffar da “günahları affeden” manasında olup,
bu da zararları defe işarettir.
Zira
insan günahları sebebiyle her belaya ve her musibete layıktır.
İnsanın hakkı her daim sıkıntı ve azap içinde kalmaktır.
Lakin Gaffar ism-i şerifi insanın affına sebep olmakta,
bu af sebebiyle de insan hak ettiği azap ve sıkıntıdan kurtulmaktadır.
Bu da zararları deftir.
İşte “Rahman” isminin menfaatleri celbe,
“Rahim” isminin de zararları defe olan işaretleri sebebiyle,
bu iki sıfat mâkabli olan رَبِّ الْعَالَمِينَ – Rabbi’l-âlemin- ile bağlanmıştır.
Yani; Bütün hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.
Madem Allahu Teâlâ Rabbü’l-âlemindir,
o hâlde elbette mahlukatını terbiye edecek.
Terbiye ise menfaatleri celp ve zararları def esasına dayanır.
Hulasa;
Allah’u Teâlâ
“Rahman” ism-i şerifinin tecellisiyle menfaatleri celp ve
“Rahim” ism-i şerifinin tecellisiyle de zararları defetmektedir!..
Bab-ı Şefkat NUR