HİNDULARIN RENKLİ PİLAVINI YAPAN MÜSLÜMAN…
İmam-ı Rabbani (k.s.) Hazretleri
mevzu ile alakalı şöyle bir hadiseyi naklediyor;
“Bizim bir komşumuz vardı,
Müslüman olmasına rağmen bazı yanlışları vardı.
Vefat etmek üzereydi, komşuluk hakkı üzere beni çağırdılar.
Gittim ve gördüm ki ko…madadır.
Kendini kaybetmiş olarak onu gördüğümdendir ki teveccühte bulundum,
mânevî bir yönelişle kendisine yanaştım.
Kalbine nazar ettim (baktım), zifiri karanlık bulutlar çökmüş,
iman nuru sönecek bir mum gibi kalmış olarak gördüm.
Komşuluk hakkını mülâhaza ederek ne yapabileceğimi düşündüm.
Karanlıkları dağıtmak amacıyla teveccüh ettim,
dua ettim lakin zerre kadar karanlık açılmadı, dağılmadı.
Bunu bir iki kere denedim ama fayda yok.
Üçüncüde de olmayınca
‘Yâ Rabbi! Acaba bende mi bir kusur var bugün’ diye düşündüm.
‘Bu kadar Sana müracaat ettim ama hiçbir faydası olmadı’
diye niyâz ederken
tam o esnada kalbime bir nida:
‘Ey İmam! Eğer sen bu teveccühlerini dağlara yapmış olsaydın,
senin hürmetine ve teveccühün bereketine dağları yerinden sökerdim.
Ama bu adamdan sen bir karanlık açamazsın,
çünkü bunun karanlığı bazı amel noksanlıklarından değil,
bazı günahları işlediğinden değil,
dinsizlerin ve müşriklerin Hindu’ların şirk merâsimlerine katılmasındandır.
Burada şirk vardır
ve bu nedenle senin teveccühüne iltica edilmiyor’ diye bir ilham geldi.
O zaman Hindistan’da şirk bayramlarında boyalı, renkli pilav pişirip
birbirlerine bunu hediye ediyorlarmış.
Bu müslüman adam da onlardan etkilenmiş
aynı günde aynı şekilde pilav pişirip yiyor, dağıtıyor ve de kutluyormuş.
İmâm-ı Rabbâni (k.s.) şöyle devam ediyor:
“En sonunda ümidimi kestim ve evime doğru yol aldım.
Bir zaman sonra bana komşumun öldüğüne dair haber geldi.
Ne yapacağımı düşündüm.
Cenazesine gideyim mi? Gitmeyeyim mi? Bu konuda şüphede kaldım.
(Ey Resulüm, münafıklardan) Onlardan ölen birinin namazını (artık) hiçbir zaman kılma, mezarı başında da durma. Çünkü onlar, Allah’a ve Elçisine (karşı ihanet ve) inkâra sapmışlar ve fasık kimseler olarak ölüp (bu dünyadan imansız ayrılmışlardır).
Tevbe 84. ayeti düşündüm…
Durum böyle olunca istihâre yapmaya karar verdim.
İstihâremde buyruldu ki:
‘O kişinin zerre miktarda olsa îmanı mevcuttur
ve bunun bereketiyle
cehennemde ebedi kalmaktan kurtulacaktır cenazesine gidebilirsin’…”
mesajı rüyamda bana ilham olundu…”
(Mektubat-ı İ. Rabbani 1/266)
Bab-ı Şefkat NUR