11.Lem’a:5.Nükte:
BEŞİNCİ NÜKTE: قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِى يُحْبِبْكُمُ اللّهُ âyet-i azîmesi, ittiba-ı Sünnet ne kadar mühim ve lâzım olduğunu pek kat’î bir surette ilân ediyor. Evet şu âyet-i kerime, kıyasat-ı mantıkıye içinde, kıyas-ı istisnaî kısmının en kuvvetli ve kat’î bir kıyasıdır. Şöyle ki: Nasıl mantıkça kıyas-ı istisnaî misali olarak deniliyor: “Eğer güneş çıksa, gündüz olacak.” Müsbet netice için denilir: “Güneş çıktı, öyle ise netice veriyor ki: Şimdi gündüzdür.” Menfî netice için deniliyor: “Gündüz yok, öyle ise netice veriyor ki: Güneş çıkmamış”. Mantıkça, bu müsbet ve menfî iki netice kat’îdirler. Aynen böyle de: Şu âyet-i kerime der ki:
“Eğer Allah’a muhabbetiniz varsa, Habibullah’a ittiba edilecek. İttiba edilmezse, netice veriyor ki: Allah’a muhabbetiniz yoktur.” Muhabbetullah varsa, netice verir ki: Habibullah’ın Sünnet-i Seniyesine ittibaı intac eder.
Evet Cenab-ı Hakk’a iman eden, elbette ona itaat edecek. Ve itaat yolları içinde en makbulü ve en müstakimi ve en kısası, bilâ-şübhe Habibullah’ın gösterdiği ve takib ettiği yoldur. Evet bu kâinatı bu derece in’amat ile dolduran Zât-ı Kerim-i Zülcemal, zîşuurlardan o nimetlere karşı şükür istemesi, zarurî ve bedihîdir. Hem bu kâinatı bu kadar mu’cizat-ı san’atla tezyin eden o Zât-ı Hakîm-i Zülcelal, elbette bilbedahe zîşuurlar içinde en mümtaz birisini kendine muhatab ve tercüman ve ibadına mübelliğ ve imam yapacaktır.
Hem bu kâinatı hadd ü hesaba gelmez tecelliyat-ı cemal ve kemalâtına mazhar eden o Zât-ı Cemil-i Zülkemal, elbette bilbedahe sevdiği ve izharını istediği cemal ve kemal ve esma ve san’atının en câmi’ ve en mükemmel mikyas ve medarı olan bir zâta, her halde en ekmel bir vaziyet-i ubudiyeti verecek ve onun vaziyetini sairlerine nümune-i imtisal edip herkesi onun ittibaına sevkedecek, tâ ki o güzel vaziyeti başkalarında da görünsün.
Elhasıl: Muhabbetullah, Sünnet-i Seniyenin ittibaını istilzam edip intac ediyor. Ne mutlu o kimseye ki, Sünnet-i Seniyeye ittibaından hissesi ziyade ola. Veyl o kimseye ki, Sünnet-i Seniyeyi takdir etmeyip, bid’alara giriyor.
Bediüzzaman Said NURSİ