Dünyada sana ait çok emirler vardır. Amma ne mahiyetlerinden ve ne akibetlerinden haberin olmuyor. Biri de insaniyettir. Bu ise, zeval ve beka arasında mütereddiddir. Daim-i Bâki’nin zikri ile muhafazası lâzımdır. Mesnevi-i Nuriye ( 118 ) Dünyada başımıza gelen, yaşadığımız çok hadise, çok işler var. Amma biz bu fiil, emir, iş ve hadiselerin ne mahiyetini, içeriğini, muhteviyatını; ne de sonucunu, neticesini akıbetini bilemiyor, düşünemiyor, anlayamıyoruz.

İnsaniyet, en büyük nimetlerden, başımıza gelen en güzel işlerden, fiillerden birisidir. Fakat çoğumuz insaniyet nedir, nasıldır, acaba hakikaten insan mıyız suallerini soramadığı gibi, acaba bizdeki insaniyet daimi midir, yoksa gelip, gitmekte midir diye de düşünememekteyiz.
Üstadımız dikkatimizi çekiyor ki, insaniyet zeval ve beka arasında mütereddit, yani tereddütlü.. Yani her an, her hadisede, yaptığımız her işte insanız veya değiliz. Devamlı imtihan oluyor, sınanıyoruz.

Şu ifadelerle mütalaamızı genişletelim:

“Ve keza insanın vücudunda birkaç daire vardır. Çünki hem nebatîdir, hem hayvanîdir, hem insanîdir, hem imanî. Tezkiye muamelesi bazan tabaka-i imaniyede olur. Sonra tabaka-i nebatiyeye iner. Bazan da yirmidört saat zarfında her dört tabakada muamele vaki’ olur” Mesnevi-i Nuriye ( 208 ).

İnsanda dört tabaka var: Yani bir cihette nebati, bitki hayatı; bir tabakada hayvani, hayvan hayatı; bir makamda insan hayatı; en yukarıda imani yani melek hayatı. Mesela: Yemek yiyeceğimiz zaman biz dört tabakadan birisini tercih ederiz. Yukarıda geçen mütereddit ifadesini hatırlayalım. Eğer yemeği karnımızı doyurmak için yersek, biz bitki hayatını tercih etmiş olduk. Tereddüt bitti, demek o an biz insaniyeti kaybettik

Bitki olduk. Eğer yemeği lezzet ve zevk almak için yersek, biz tercihimizi hayvan hayatı tabakasını seçtik. O zaman diliminde biz hayvanız. Eğer yemek yerken, o yediklerimizin bir nimet olduğunu ve verenin Allah olduğunu ve Ona teşekkür etmek gerektiğini anlarsak, tereddütten çıkıp insaniyet makamını tercih ile insan oluruz. Eğer yemek yerken, o yiyeceklerdeki Rezzak, Rahim, Kerim, Mün’im, Alim, Kadir gibi esma-yı İlahiyeyi okursak, temaşa ve tefekkür edersek, biz iman hayatı, melek makamı, şuur zirvesine çıkmış oluruz.

Mesela: Birisine kızdık, öfkelendik. Nasıl davranacağız? Anlatılır ki, büyük bir Zat, talebeleriyle yolda giderken, bir keçi boynunu eğmiş, tos vaziyeti almış, o büyük Zata vurmak için geliyor. Yanına gelince o Zat kenara çekilmiş. Keçi de geçmiş, gitmiş. Talebelerinden birisi demiş: Aman efendim. Bir tane vursaydınız. Haketti. O Zat demiş: Keçi boynuzuyla hareket etti. Ben ise aklımla hareket ettim.

Mesela: Yatma zamanımız geldi. Nasıl yatacağız. Hayvan gibi mi, yoksa insan gibi mi? İnsanız aklımız var. Akıl bize diyor ki: Uyku ölümün kardeşidir. Uyuyup, uyanamayan çok insan var. Öyleyse, hayvan gibi yatamam. Abdest alıp, iki rekat namaz kılıp, geçmiş günahlarıma tevbe edip, yarın yapma niyetinde olduğum ibadet ve hizmetler için nasip ve muvaffakiyet istemek. Yatakta Sünnet olan Ayetül Kürsi, Fatiha, Felak, Nas gibi sureleri okuyup, sağımıza uzanıp yatmak. Peygamberimiz böyle yatarsak, sabaha kadar ibadet halinde olduğumuzu, vekaleten melekler tayin edilip, bizim yerimize ibadet ettiklerini, eğer vefat etsek, şehit olacağımızı da müjdelemiş.

Başımıza günlük hayatımızda gelecek her hal, aslında bitki, hayvan, insan ve melek hayatlarından hangisini tercih ettiğimizi açığa çıkarıyor. Değerimizi, makamımızı gösteriyor. Hani kabaca misal versek ki: İki inek bizim gibi konuşabilseler neden bahsederler.. elbette hangi otlakta daha güzel ot var ondan bahsederler.

Demek biz de hep yeme içmeden bahsedersek ne farkımız kalır inekten. Veya iki horoz konuşsa herhalde sohbetleri tavuklar ve piliçler hakkında olacaktır. Biz de karşı cinsten bahsetsek devamlı ne farkımız kalır horozlardan…

İman ve Marifetullah bizi hakiki insan haline getirmekle, her anımızı da insaniyet tabakasında ve melek hayatında geçirmemizi temin ediyor. Risale-i Nurun bize kazandırdıklarına bir de bu pencereden bakalım.

Ahmet KATIN

Dünyada sana ait çok emirler vardır. Amma ne mahiyetlerinden ve ne akibetlerinden haberin olmuyor. Biri de insaniyettir. Bu ise, zeval ve beka arasında mütereddiddir. Daim-i Bâki’nin zikri ile muhafazası lâzımdır. Mesnevi-i Nuriye ( 118 ) Dünyada başımıza gelen, yaşadığımız çok hadise, çok işler var. Amma biz bu fiil, emir, iş ve hadiselerin ne mahiyetini, içeriğini, muhteviyatını; ne de sonucunu, neticesini akıbetini bilemiyor, düşünemiyor, anlayamıyoruz.

İnsaniyet, en büyük nimetlerden, başımıza gelen en güzel işlerden, fiillerden birisidir. Fakat çoğumuz insaniyet nedir, nasıldır, acaba hakikaten insan mıyız suallerini soramadığı gibi, acaba bizdeki insaniyet daimi midir, yoksa gelip, gitmekte midir diye de düşünememekteyiz.
Üstadımız dikkatimizi çekiyor ki, insaniyet zeval ve beka arasında mütereddit, yani tereddütlü.. Yani her an, her hadisede, yaptığımız her işte insanız veya değiliz. Devamlı imtihan oluyor, sınanıyoruz.

Şu ifadelerle mütalaamızı genişletelim:

“Ve keza insanın vücudunda birkaç daire vardır. Çünki hem nebatîdir, hem hayvanîdir, hem insanîdir, hem imanî. Tezkiye muamelesi bazan tabaka-i imaniyede olur. Sonra tabaka-i nebatiyeye iner. Bazan da yirmidört saat zarfında her dört tabakada muamele vaki’ olur” Mesnevi-i Nuriye ( 208 ).

İnsanda dört tabaka var: Yani bir cihette nebati, bitki hayatı; bir tabakada hayvani, hayvan hayatı; bir makamda insan hayatı; en yukarıda imani yani melek hayatı. Mesela: Yemek yiyeceğimiz zaman biz dört tabakadan birisini tercih ederiz. Yukarıda geçen mütereddit ifadesini hatırlayalım. Eğer yemeği karnımızı doyurmak için yersek, biz bitki hayatını tercih etmiş olduk. Tereddüt bitti, demek o an biz insaniyeti kaybettik

Bitki olduk. Eğer yemeği lezzet ve zevk almak için yersek, biz tercihimizi hayvan hayatı tabakasını seçtik. O zaman diliminde biz hayvanız. Eğer yemek yerken, o yediklerimizin bir nimet olduğunu ve verenin Allah olduğunu ve Ona teşekkür etmek gerektiğini anlarsak, tereddütten çıkıp insaniyet makamını tercih ile insan oluruz. Eğer yemek yerken, o yiyeceklerdeki Rezzak, Rahim, Kerim, Mün’im, Alim, Kadir gibi esma-yı İlahiyeyi okursak, temaşa ve tefekkür edersek, biz iman hayatı, melek makamı, şuur zirvesine çıkmış oluruz.

Mesela: Birisine kızdık, öfkelendik. Nasıl davranacağız? Anlatılır ki, büyük bir Zat, talebeleriyle yolda giderken, bir keçi boynunu eğmiş, tos vaziyeti almış, o büyük Zata vurmak için geliyor. Yanına gelince o Zat kenara çekilmiş. Keçi de geçmiş, gitmiş. Talebelerinden birisi demiş: Aman efendim. Bir tane vursaydınız. Haketti. O Zat demiş: Keçi boynuzuyla hareket etti. Ben ise aklımla hareket ettim.

Mesela: Yatma zamanımız geldi. Nasıl yatacağız. Hayvan gibi mi, yoksa insan gibi mi? İnsanız aklımız var. Akıl bize diyor ki: Uyku ölümün kardeşidir. Uyuyup, uyanamayan çok insan var. Öyleyse, hayvan gibi yatamam. Abdest alıp, iki rekat namaz kılıp, geçmiş günahlarıma tevbe edip, yarın yapma niyetinde olduğum ibadet ve hizmetler için nasip ve muvaffakiyet istemek. Yatakta Sünnet olan Ayetül Kürsi, Fatiha, Felak, Nas gibi sureleri okuyup, sağımıza uzanıp yatmak. Peygamberimiz böyle yatarsak, sabaha kadar ibadet halinde olduğumuzu, vekaleten melekler tayin edilip, bizim yerimize ibadet ettiklerini, eğer vefat etsek, şehit olacağımızı da müjdelemiş.

Başımıza günlük hayatımızda gelecek her hal, aslında bitki, hayvan, insan ve melek hayatlarından hangisini tercih ettiğimizi açığa çıkarıyor. Değerimizi, makamımızı gösteriyor. Hani kabaca misal versek ki: İki inek bizim gibi konuşabilseler neden bahsederler.. elbette hangi otlakta daha güzel ot var ondan bahsederler.

Demek biz de hep yeme içmeden bahsedersek ne farkımız kalır inekten. Veya iki horoz konuşsa herhalde sohbetleri tavuklar ve piliçler hakkında olacaktır. Biz de karşı cinsten bahsetsek devamlı ne farkımız kalır horozlardan…

İman ve Marifetullah bizi hakiki insan haline getirmekle, her anımızı da insaniyet tabakasında ve melek hayatında geçirmemizi temin ediyor. Risale-i Nurun bize kazandırdıklarına bir de bu pencereden bakalım.

Ahmet KATIN

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir