Ebu Hüreyre’nin (r.a.)rivayet ettiği bir hadise göre
Peygamberimiz (ﷺ) bir ekin yığınına uğramış;
ve elini onun içine daldırmış da parmaklarına ıslaklık dokunmuş.
Bunun üzerine: “Ey ekin sahibi! bu ne?..” buyurmuş.
Ekin sahibi .
–“Ona yağmur isabet etti Ey Allahın elçisi,” demiş.
– Resulüllah(ﷺ):
“O (ıslak) kısmı insanlar görsünler diye ekinin üst kısmına koysaydın ya!..
“Bizi aldan bizden değildir.”
Hz. Peygamber(ﷺ),
“Sen bu hileli satışınla müslümanları aldatmak istiyorsun.” Buyurmuştur.
Böylece Efendimiz(ﷺ), ticaretle uğraşan insanların
dürüst olmalarını ve mallarının kusurlarını gizlememelerini emretmiştir.
(Sahih-i Müslim, İman, 164, Nevevî şerhi, trc. 1?406-407)
Ve yine Efendimiz(ﷺ),
“Doğru ve güvenilir tüccar,
kıyamet günü nebiler Sıddıklar ve şehitlerle beraberdir!..”
(Tirmizi, büyu,4) buyurmuştur.
“Evet sıdk ve doğruluk,
İslâmiyetin hayat-ı içtimaiyesinde ukde-i hayatiyesidir.”
(hutbe-i Şamiye)
İfadesi,
Doğruluk ve dürüstlük ve sadakatin,
aile, akraba, sosyal ve toplumsal yaşamın
HAYAT ÇEKİRDEĞİ olduğunu beyan etmektedir!..
“Riyakârlık, fiilî bir nevi yalancılıktır.
Dalkavukluk ve tasannu, alçakça bir yalancılıktır.
Nifak ve münafıklık, muzır bir yalancılıktır.” (Hutbe-i Şamiye)
“Kizb, kudret-i İlahiyeye bir iftiradır.” (İşârâtü’l-İ’caz)
Zira bir iş veya söz için,
yarattığına haşa, yaratmadı…
Yaratmadığına haşa, yarattı demektir!…
Rabbimiz, yalanlayanlar için mahşer günü
“ İşte bu sizin o yalan deyip durduğunuz ateş”
(tur,14) diyecektir…
Yalan,
İslam Aleminin büyük yarası, çirkin kamburu,
Riya ise nifak denilen Ümmeti parçalayan bir ateş!..
Helalin düşmanları olan faiz ve israf, gösteriş,
hüsn-ü ahlâkı katleden muzır ve sinsi katillerdir!..
Gösteriş izzeti,
İkiyüzlülük güveni,
Laubalilik, açıklık iffeti yıkar!.. İffetsizlik ise nesli bozar!..
Halbuki;
Aile bağları, akrabalık bağları, komşuluk ve kardeşlik ilişkileri
Samimiyet, izzet, itimad ve sevgi üzerinedir!..
Rabbimiz cemiyetin,
ukte-i hayatiyesini manen sıdk ve doğruluk üzerine kurmuş,
maddi yaşamın hayat çekirdeğini de,
isar ruhuna yükselten,
sevgi, sayğı ve birlik ve bütünlük şuurunu kazandıran,
asayişi berkemal eden,
Zekat, sadaka ve hayır emriyle temin etmiştir!..
“Namaz dinin direği ve kıvamı olduğu gibi, zekât da İslâmın kantarası, yani köprüsüdür. “Zekât, İslâmın köprüsüdür.” (el-Münzirî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1:517.)
Demek,
birisi dini, diğeri asayişi muhafaza eden İlâhî iki esastırlar.
Bunun için birbiriyle bağlanmışlardır.
-Birisi:
“Ben tok olayım da,
başkası açlığından ölürse ölsün, bana ne!”
-İkincisi:
“Sen zahmetler içinde boğul ki, ben nimetler
ve lezzetler içinde rahat edeyim!..”
Âlem-i insaniyeti zelzelelere maruz bırakmakla yıkılmaya yaklaştıran
–birinci kelimeyi sildiren ancak zekâttır.
Nev-i beşeri umumî felâketlere sürükleyen
ve bolşevikliğe sevk edip terakkiyatı,
asayişi mahveden
–ikinci kelimeyi kökünden kesip atan, hurmet-i ribadır.”
(İşârâtü’l-İ’caz)
Yani
her türlü kötülüğün ve haksızlığın,
yalan ve riyanın kaynağı, faizin haram edilmesidir!..
Demek ki ancak;
manevi hayatımız Sıdk ile
Maddi hayatımız infak ile selamet ve istikamette olabilir!..
Bab-ı Şefkat NUR