Enes (b. Mâlik) (ra) anlatıyor:

“Peygamber (sav) hastalığı ağırlaşınca baygınlık geçirdi. Bunun üzerine Hz. Fâtıma (as), ‘Vay babamın ızdırabına!’ deyince, Resûlullah ona, ‘Bugünden sonra babanın hiç ızdırabı kalmayacak.’ buyurdu.”

(B4462 Buhârî, Meğâzî, 84)

Hz. Âişe (ra) şöyle derdi:

“(Vefatına sebep olan hastalığı müddetince) Resûlullah’ın (sav) önünde deriden yahut ağaçtan içi su dolu bir kap vardı. Elini suyun içine sokar sonra yüzüne sürer ve ‘Lâ ilâhe illâllâh! Ölümün sıkıntıları vardır.’ derdi. Nihayet elini kaldırdı ve ruhu alınıncaya kadar, ‘Refîk-i A’lâ’ya (En Yüce Dost’a)’ buyurdu. Ardından eli düştü.”

(B6510 Buhârî, Rikâk, 42)

İbn Abbâs’tan rivayet edildiğine göre, Hz. Ebû Bekir, (Resûlullah’ın vefatı sonrası yaptığı konuşmada) şöyle demişti:

“Bilin ki aranızdan kim Muhammed’e (sav) kulluk ediyorsa Muhammed ölmüştür. Ama kim de

Allah’a kulluk ediyorsa Allah diridir, asla ölmez.”

(B4454 Buhârî, Meğâzî, 84)

Mâlik (b. Enes), Hz. Peygamber’in (sav) hanımı Ümmü Seleme’nin şöyle dediğini nakletmiştir: “Kazma seslerini duyuncaya kadar, Peygamber’in (sav) vefat ettiğine inanamadım.”

(MU551 Muvatta’, Cenâiz, 10)

Enes b. Mâlik şöyle demiştir: “Resûlullah (sav) Medine’ye girdiği gün (Medine’de var olan) her şey aydınlanmıştı. O, Medine’de vefat ettiği gün ise (Medine’de var olan) her şey karanlığa gömüldü. Daha onun defni ile meşgulken ve daha ellerimizi üzerinden kaldırmadan kalplerimizi tanıyamaz olduk.”

(T3618 Tirmizî, Menâkıb, 1; İM1631 İbn Mâce, Cenâiz, 65)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir