Sehl b. Sa’d anlatıyor:

“Bir kadın … elinde kenarları dokunmuş bürde türünden bir kumaşla gelerek, ‘Yâ Resûlallah (sav), bunu giymeniz için kendi elimle dokudum.’ dedi. Böyle bir kumaşa ihtiyacı olan Resûlullah (sav) kumaşı aldı ve izar şeklinde giyinerek (belden aşağısına sararak) yanımıza geldi. Fakat orada bulunanlardan biri kumaşa dokunarak, ‘Yâ Resûlallah (sav), bunu bana giydir!’ dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) ‘Tamam.’ buyurdu ve Allah’ın dilediği kadar (bir süre) o mecliste kaldıktan sonra evine döndü. Sonra da kumaşı katlayarak ona gönderdi.”

(B5810 Buhârî, Libâs, 18)

Enes (b. Mâlik)’ten rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

“Sizden biriniz kendisi için istediğini mümin kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olmaz.”

(T2515 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 59)

Zeyd b. Eslem’in, babasından naklettiğine göre, babası Ömer b. Hattâb’ı (ra) şöyle derken işitmiştir:

“Resûlullah (sav) bir gün bize sadaka vermemizi emretti. Bu (emir) paramın olduğu bir zamana rastladı. ‘Bir gün Ebû Bekir’i geçebileceksem, işte bugün geçerim!’ dedim ve malımın yarısını getirdim. Resûlullah (sav), ‘Ailene ne bıraktın?’ dedi. Ben de, ‘Bu kadarını.’ dedim. Ebû Bekir (ra), malının hepsini getirdi. Sonra Resûlullah (sav) ona da, ‘Ailene ne bıraktın?’ dedi. O, ‘Onlara Allah (cc) ve Resûlü’nü (sav) bıraktım.’ diye cevap verdi. Bunun üzerine, ‘Bundan sonra seninle hiçbir şeyde asla yarışmam!’ dedim.”

(D1678 Ebû Dâvûd, Zekât, 40; T3675 Tirmizî, Menâkıb, 16)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir