Asıl mahiyetin kusur, naks, fakr, aczden yoğrulmuştur ki zulmet, karanlığın derecesi nisbetinde nurun parlaklığını gösterdiği gibi zıddiyet itibarıyla sen, onlarla Fâtır-ı Zülcelal’in kemal, cemal, kudret ve rahmetine âyinedarlık ediyorsun.
Sözler, Risale-i Nur
Nefis, kendini serbest ve müstakil ve bizzat mevcud bilir. Ondan bir nevi rububiyet dava eder. Mabud’una karşı adâvetkârane bir isyanı taşır.
Sözler, Risale-i Nur
Ey nefs-i emmare! Kat’iyen bil ki senin hususi amma pek geniş bir dünyan vardır ki âmâl, ümit, taallukat, ihtiyacat üzerine bina edilmiştir. En büyük temel taşı ve tek direği, senin vücudun ve senin hayatındır. Halbuki o direk kurtludur. O temel taşı da çürüktür. Hülâsa esastan fâsid ve zayıftır. Daima harap olmaya hazırdır.
Mesnevi-î Nuriye, Risale-i Nur
Nefs-i emmare tahrip ve şer cihetinde nihayetsiz cinayet işleyebilir, fakat icad ve hayırda iktidarı pek azdır ve cüz’îdir. Evet, bir haneyi bir günde harap eder, yüz günde yapamaz.
Sözler, Risale-i Nur
Nefs-i emmareye itimat edilmez.
Lemalar, Risale-i Nur
Herkeste nefs-i emmare bulunur. Bazı da hissiyat-ı nefsiye damarlara ilişir. Bir derece hükmünü; kalp, akıl ve ruhun rağmına olarak icra eder.
Lemalar, Risale-i Nur
Tezkiyesiz nefs-i emmaresi bulunmak şartıyla kendi nefsini beğenen ve seven adam, başkasını sevmez. Eğer zahirî sevse de samimi sevemez, belki ondaki menfaatini ve lezzetini sever. Daima kendini beğendirmeye ve sevdirmeye çalışır. Ve kusuru nefsine almaz belki avukat gibi kendini müdafaa ve tebrie eyler.
Lemalar, Risale-i Nur
Sende senin nefsine olan şedit muhabbetin, onun zatına karşı muhabbet-i zatiyedir ki sen sû-i istimal edip kendi zatına sarf ediyorsun. Öyle ise nefsindeki eneyi yırt, hüveyi göster.
Sözler, Risale-i Nur
Nefsini ıslah etmeyen, başkasını ıslah edemez.
Sözler, Risale-i Nur
Sen eğer nefis ve şeytanı dinlersen esfel-i safilîne düşersin. Eğer Hak ve Kur’an’ı dinlersen a’lâ-yı illiyyîne çıkar, kâinatın bir güzel takvimi olursun.
Sözler, Risale-i Nur
Kimin himmeti milleti ise o kimse tek başıyla küçük bir millettir. Bazılarımızdaki dikkatsizlikten ve ecnebilerin zararlı seciyelerini almamızdan, kuvvetli ve kudsî İslâmî milliyetimizle beraber herkes “Nefsî! Nefsî” demekle ve milletin menfaatini düşünmemekle ve menfaat-i şahsiyesini düşünmekle bin adam, bir adam hükmüne sukut eder.
Hutbe-i Şâmiye, Risale-i Nur
Kimin himmeti yalnız nefsi ise o, insan değil.
Hutbe-i Şâmiye, Risale-i Nur
İnsan, cibilliyeti ve fıtratı hasebiyle nefsini sever. Belki evvela ve bizzat yalnız zatını sever, başka her şeyi nefsine feda eder. Mabuda lâyık bir tarzda nefsini medheder.
Sözler, Risale-i Nur
Nefsin vücudunda bir körlük vardır. O körlük vücudunda zerre-miskal kaldıkça hakikat güneşinin görünmesine mani bir hicab olur.
Mesnevi-î Nuriye, Risale-i Nur
Mahlukatın en zalimi insandır. İnsan, kendi nefsine olan şiddet-i muhabbetten dolayı kendisine hizmeti ve menfaati olan şeyleri hem sever hem kıymet verir. Semeresinden istifade gördüğü şeylere abd ve köle olur.
Mesnevi-î Nuriye, Risale-i Nur
Nefis kusursuz olmaz.
Emirdağ Lâhikası, Risale-i Nur
Bazen olur ki nefs-i emmare, ya levvameye veya mutmainneye inkılab eder fakat silahlarını ve cihazatını âsaba devreder. Âsab ve damarlar ise o vazifeyi âhir ömre kadar görür. Nefs-i emmare çoktan öldüğü halde, onun âsârı yine görünür.
Mektubat, Risale-i Nur
Hem en ziyade sana zarar veren nefs-i emmarene ve heva-i nefsine adâvet et, ıslahına çalış.
Mektubat, Risale-i Nur
Ücret alındığı zaman veya mükâfat tevzi edildiği vakit rekabet, kıskançlık mikrobu oynamaya başlar. Fakat iş zamanında, hizmet vaktinde o mikrobun haberi olmuyor. Hattâ tembel olan adam, çalışkanı sever. Zayıf olan, kavîyi takdir ve tahsin eder. Fakat çalışmasını ister ki iş hafif olsun, zahmetten kurtulsun.
Mesnevi-î Nuriye, Risale-i Nur
Nefis hizmet zamanında geri kaçar. Ücret vaktinde ileri safa hücum ediyor.
Sözler, Risale-i Nur
Gece ile gündüz arasında latîf bir perde var ki gözün kapanmasıyla gece olup açılmasıyla gündüz olduğu gibi; nefsin âlem-i maneviyata gözü kapanırsa ebedî bir gece içinde kalır; gözü maneviyata açılırsa neharı inkişaf eder.
Sözler, Risale-i Nur
Kendini unutmuş, kendinden haberi yok. Mevti düşünse başkasına verir. Fena ve zevali görse kendine almaz. Ve külfet ve hizmet makamında nefsini unutmak fakat ahz-ı ücret ve istifade-i huzuzat makamında nefsini düşünmek, şiddetle iltizam etmek, nefs-i emmarenin muktezasıdır. Şu makamda tezkiyesi, tathiri, terbiyesi şu halin aksidir. Yani nisyan-ı nefis içinde nisyan etmemek. Yani huzuzat ve ihtirasatta unutmak ve mevtte ve hizmette düşünmek.
Sözler, Risale-i Nur
Nefsin muktezası, daima iyiliği kendinden bilip fahir ve ucbe girer. Bu hatvede nefsinde yalnız kusuru ve naksı ve aczi ve fakrı görüp bütün mehasin ve kemalâtını, Fâtır-ı Zülcelal tarafından ona ihsan edilmiş nimetler olduğunu anlayıp, fahir yerinde şükür ve temeddüh yerinde hamdetmektir.
Sözler, Risale-i Nur
Eğer şu fâni dünyada beka istiyorsan beka, fenadan çıkıyor. Nefs-i emmare cihetiyle fena bul ki bâki olasın.
Sözler, Risale-i Nur
Nefs-i insaniye gafletle kendini unutuyor. Mahiyetindeki hadsiz aczi, nihayetsiz fakrı, gayet derecedeki kusurunu göremez ve görmek istemez.
Mektubat, Risale-i Nur