Namazın Önemi ve Hikmetleri Üzerine Bir İnceleme

4. söz üzerine bir tahlil…

Namaz, İslam dininin temel ibadetlerinden biridir ve kişinin Allah’a kulluk bilinciyle bağlanmasını sağlayan en önemli araçlardan biridir. Bu ibadetin, insan hayatında ne kadar kıymetli bir yer tuttuğunu anlamak için 4. sözde anlatılan temsilî hikâye, derin ve etkileyici bir şekilde meseleyi ortaya koymaktadır. Bu hikâyeden yola çıkarak, namazın değeri, insan hayatındaki etkisi ve ona karşı takınılan yanlış tavırları açıklamak mümkün olur.

Risale-i Nur Külliyatı 4. sözdeki temsili hikâyede, Rabbimiz bir hâkime benzetilmiş, insanlar ise yolculuğa çıkan iki hizmetkâr olarak tasvir edilmiştir. Bu yolculuk, insanın dünya hayatından kabir, haşir ve ebedî hayata uzanan serüvenini temsil etmektedir. Burada dikkat çeken önemli bir unsur, hâkimin hizmetkârlara yirmi dört altın vermesi ve bu altınlarla yolculuk boyunca ihtiyaçlarını karşılamalarını istemesidir. Yirmi dört altın, insanın bir gününü oluşturan yirmi dört saati simgeler. İnsana verilen bu zaman sermayesi, ahiret saadetini kazanmak için bir fırsattır. Ancak bu fırsatın değerlendirilip değerlendirilmeyeceği tamamen kişinin tercihlerine bağlıdır.

İlk hizmetkâr, elindeki altınları doğru bir şekilde kullanarak, hem efendisinin hoşuna gidecek ticaretler yapar hem de kendisini konforlu bir yolculuk için hazırlar. Bu kişi, ibadetlerini ihmal etmeyen, hayatını Allah’ın rızasını kazanmaya yönelik yaşayan mümin bireyi temsil eder. Öte yandan, ikinci hizmetkâr ise sermayesini gereksiz yere harcayan, kumar ve eğlenceye dalarak heba eden ve nihayetinde istasyona ulaşmadan çaresiz bir halde kalan kişiyi simgeler. Bu kişi, dünya hayatına dalıp ahiretini unutan, namazsız ve gafil insanın temsili olarak karşımıza çıkmaktadır.

Namaz, sadece bir ibadet olmanın ötesinde insanın ruhuna, kalbine ve aklına huzur veren bir sığınaktır. Ruh, Allah’a kulluk bilinciyle huzur bulur; kalp, secdede Rabbine en yakın olduğu anları yaşar; akıl ise insanın bu dünyadaki asıl gayesini idrak eder. Bunun yanı sıra, namaz cisme de ağır gelmeyen, aksine düzenli olarak eda edildiğinde insana fiziksel bir rahatlık sunan bir ibadettir.

Namaz kılan bir kişi, günün farklı vakitlerinde Rabbini anarak, dünya meşgalesinden sıyrılıp bir nevi ruhsal arınma yaşar. Bu durum, modern yaşamın getirdiği stres ve kaygılarla başa çıkmak için de eşsiz bir yöntem sunar. Dahası, namaz kılan kişinin diğer mubah işlerinin de güzel bir niyetle ibadet hükmüne geçmesi, kişinin hayatının her anını ahirete yönelik bir sermaye haline getirir. Böylece fani olan dünya hayatı, ebedî hayata dönüştürülmüş olur.

Hikâyedeki bedbaht hizmetkârın durumu, namazsız bir hayatın ne kadar zararlı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu kişi, elindeki sermayeyi gereksiz yere harcamış ve nihayetinde son bir fırsat olan bilet için kalan tek altınını da yanlış bir tercih yaparak heba etmiştir. Bu örnek, namaz kılmayan insanın, Allah’ın huzurunda bulunması gereken ebedî yolculuk için hazırlık yapmayı reddetmesine benzetilebilir. Bu kişi, dünya hayatında kazandığı maddi veya manevi her şeyi ahirete yönelik bir sermaye haline getirme fırsatını kaçırmış olur.

Dünya hayatında, çok küçük bir ihtimal için büyük servetler harcayan bir kişinin akıl dışı hareket ettiği açıktır. Ancak yüzde doksan dokuz kazanç ihtimali olan ve ebedî saadet getirecek bir amele sırt çevirmek, bundan daha büyük bir akılsızlık ve zarar olamaz. Namazsız bir hayat, insanı böyle bir akılsızlığa sürükler ve hem bu dünyada hem de ahirette zarara uğratır.

Namaz, insanın bu dünya yolculuğunu anlamlı kılan ve ebedî saadetin anahtarı olan bir ibadettir. Rabbimizin bizlere sunduğu bu büyük fırsat, her gün sadece bir saatimizi ayırarak kazanılabilir. Namazsız bir hayat, bu fırsatı göz ardı etmek ve asıl gayemiz olan Allah’a kulluk bilincinden uzaklaşmaktır. Bu yüzden, namazın değerini bilmek, onu hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline getirmek ve bu bilinçle yaşamaya çalışmak, hem dünya hem de ahiret saadetinin kapılarını açacaktır.

İbn Mesut (r.a.) rivayet ediyor:

Bir adam Peygamber’e, “Amellerin/İbadetlerin en faziletlisi hangisidir?” diye sordu. Efendimiz, “Vaktinde kılınan namazdır…” buyurdu. (Buhârî, Tevhîd, 48)

***

Abdullah b. Mesut (r.a.) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“(Kıyamet gününde) kulun ilk önce hesaba çekileceği şey, namazdır…” (Nesâî, Muhârebe, 2)

***

Ebû Hüreyre’nin (r.a.) naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Büyük günah işlenmedikçe beş vakit namaz ve iki cuma, aralarındaki günahlara kefarettir.” (Müslim, Tahâret, 14)

***

Câbir b. Abdullah’ın (r.a.) naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Cennetin anahtarı, namazdır…” (Tirmizî, Tahâret, 1)

***

Kaynak

Nurluhizmet.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir