Kadere iman, imanın erkânındandır. Yani ‘Her şey, Cenab-ı Hakk’ın takdiriyledir.’
Sözler, Risale-i Nur
Kudret masdardır, kader mistardır. Kudret o maânî kitabını, o mistar üstünde yazar.
Sözler, Risale-i Nur
Her bir zîhayatın müddet-i hayatında geçireceği ahval ve etvarı, o kaderin kalemiyle tersim edilmiş. Çünkü sergüzeşt-i hayatı, bir intizam ve mizan ile cereyan ediyor. Suretler değiştiriyor, şekiller alıyor.
Sözler, Risale-i Nur
En yüksek derece-i hayat olan hayat-ı insaniye, bütün teferruatıyla kaderin mikyasıyla çizilmiştir ve kalemiyle yazılıyor. Evet nasıl katreler, buluttan haber verir; reşhalar, su menbaını gösterir; senetler, cüzdanlar, bir defter-i kebirin vücuduna işaret ederler. Öyle de şu meşhudumuz olan, zîhayatlardaki intizam-ı maddî olan bedihî kader ve intizam-ı manevî ve hayatî olan nazarî kaderin reşhaları, katreleri, senetleri, cüzdanları hükmünde olan meyveler, nutfeler, tohumlar, çekirdekler, suretler, şekiller; bilbedahe “Kitab-ı Mübin” denilen irade ve evamir-i tekviniyenin defterini ve “İmam-ı Mübin” denilen ilm-i İlahînin bir divanı olan Levh-i Mahfuz’u gösterir.
Sözler, Risale-i Nur
Ruh cisme hâkim olduğu gibi camid maddelerde dahi kaderin yazdığı evamir-i tekviniye, o maddelere hâkimdir. O maddeler, kaderin manevî yazısına göre mevki ve nizam alabilirler.
Sözler, Risale-i Nur
Kader, ilm-i ezelîden olduğu için ilm-i ezelî, hadîsin tabiriyle ‘Manzar-ı a’lâdan, ezelden ebede kadar her şey, olmuş ve olacak, birden tutar, ihata eder bir makam-ı a’lâdadır.’
Sözler, Risale-i Nur
Kader, ilim nevindendir. İlim, malûma tabidir. Yani nasıl olacak, öyle taalluk ediyor.
Sözler, Risale-i Nur
Kader, cüz-i ihtiyarî; iman ve İslâmiyet’in nihayet meratibinde kader, nefsi gururdan ve cüz-i ihtiyarî, adem-i mes’uliyetten kurtarmak içindir ki mesail-i imaniyeye girmişler.
Sözler, Risale-i Nur
Kader-i İlahî, netice ve meyveler itibarıyla şerden ve çirkinlikten münezzehtir. Öyle de illet ve sebep itibarıyla dahi zulümden ve kubuhtan mukaddestir.
Sözler, Risale-i Nur
İsa’ya demiş şeytan: ‘Madem her şeyi o yapar; kader birdir, değişmez. Dağdan kendini at. O da sana ne yapar?’ İsa dedi: ‘Ey mel’un! Abd edemez Rabb’ini tecrübe ve imtihan!’
Lemeât, Risale-i Nur
Kader-i İlâhi isyanımız için musibet verir. Ona rızâdâde olmak, o günahtan tevbe demektir.
Sözler, Risale-i Nur
Şecere-i kâinatın bütün dal ve budaklarıyla her birinin bir mazisi ve müstakbeli var. Geçmiş ve gelecek tavırlardan ve vaziyetlerinden müteşekkil bir silsilesi bulunur. Her nevi ve her cüzünün ilm-i İlahiyede muhtelif tavırlar ile müteaddid vücudları, bir silsile-i vücud-u ilmî teşkil eder ve vücud-u haricî gibi vücud-u ilmî dahi hayat-ı umumiyenin manevî bir cilvesine mazhardır ki mukadderat-ı hayatiye o manidar ve canlı elvah-ı kaderiyeden alınır.
Lemalar, Risale-i Nur
Güneşlerin deveranından ve seyr ü seyahatlerinden tut, tâ zerrelerin mevlevî gibi devretmelerine ve dönmelerine ve ihtizazlarına kadar kâinattaki bütün sa’y ü hareket, kanun-u kader-i İlahî üzerine cereyan ediyor. Ve dest-i kudret-i İlahîden sudûr eden ve irade ve emir ve ilmi tazammun eden emr-i tekvinî ile zuhur eder.
Lemalar, Risale-i Nur
Kader, her şeye bir miktar ve o miktara göre bir kalıp vermiştir. Feyyaz-ı Mutlak’tan aldığı feyze olan kabiliyeti o kalıba göredir.
Mesnevi-î Nuriye, Risale-i Nur
İmam-ı Mübin, ilim ve emr-i İlahînin bir nevine bir unvandır ki âlem-i şehadetten ziyade âlem-i gayba bakıyor. Yani zaman-ı halden ziyade, mazi ve müstakbele nazar eder. Yani her şeyin vücud-u zahirîsinden ziyade aslına, nesline ve köklerine ve tohumlarına bakar. Kader-i İlahînin bir defteridir.
Mesnevi-î Nuriye, Risale-i Nur
Mevcudatın mütemadiyen zevalleri, tazelenmeleri gösteriyor ki o mevcudat; bir Sâni’-i Kadîr’in kudsî esmasının cilveleri ve envar-ı esmaiyesinin gölgeleri ve ef’alinin eserleri ve kalem-i kader ve kudretin nakışları ve sahifeleri ve cemal-i kemalinin âyineleridir.
Mektubat, Risale-i Nur
İnsan bir sebeple bir haksızlığa, bir zulme maruz kalır; başına bir felaket gelir, hapse de mahkûm olur, zindana da atılır. Bu hüküm bir zulüm olur. Fakat bu vakıa adaletin tecellisine bir vesile olur. Kader-i İlahî başka bir sebepten dolayı cezaya mahkûmiyete istihkak kesbetmiş olan kimseyi bu defa bir zalim eliyle cezaya çarptırır, felakete sürer. Bu, adalet-i İlahiyenin bir nevi tecellisidir.
Emirdağ Lâhikası, Risale-i Nur
Kader söylese iktidar-ı beşer konuşmaz, ihtiyar-ı cüz’î susar.
Mektubat, Risale-i Nur
Kaderi tenkit eden başını örse vurur, kırar. Rahmete itiraz eden, rahmetten mahrum kalır.
Mektubat, Risale-i Nur
Maziye, mesaibe kader nazarıyla ve müstakbele, maâsiye teklif noktasında bakmak lâzımdır.
Hakikat Çekirdekleri, Risale-i Nur
Kadere iman eden, gamlardan kurtulur.
Şualar, Risale-i Nur
Bir hâdisede hem insan eli hem kader müdahalesi olduğundan insan, zahirî sebebe bakıp bazen haksız hükmedip zulmeder. Kader, o musibetin gizli sebebine baktığı için adalet eder.
Kastamonu Lahikası, Risale-i Nur