Câbir b. Semüre (ra) şöyle demiştir:
“Resûlullah’ın (sav) namazı da hutbesi de orta uzunluktaydı. (Hutbede) Kur’an’dan âyetler okur ve halka nasihat ederdi.”
(D1101 Ebû Dâvûd, Salât, 221, 223)
İbn Abbâs’ın (ra) naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) (hutbeye başlarken) şöyle buyurmuştur:
“Hamd, Allah’a mahsustur. Biz O’na hamdeder, O’ndan yardım diler, nefislerimizin şerrinden ve yapıp ettiklerimizin kötülüklerinden Allah’a sığınırız. Allah kime hidayet ederse onu saptıracak yoktur, kimi de saptırırsa ona hidayet edecek yoktur. Şahitlik ederim ki tek olan Allah’tan başka ilâh yoktur, O’nun hiçbir ortağı yoktur. Muhammed de O’nun kulu ve elçisidir…”
(İM1893 İbn Mâce, Nikâh, 19; M2007 Müslim, Cum’a, 45)
Abdurrahman’ın (ra) işittiğine göre, İbn Abbâs (ra) şöyle demiştir:
“Ben, bir Ramazan yahut Kurban Bayramı günü Peygamber (sav) ile birlikte (namazgâha) çıktım. Hz. Peygamber (sav) önce (bayram) namazını kıldırdı, sonra hutbe irad etti. Ardından da kadınların yanına gitti. Ve onlara nasihat etti, bazı hususları hatırlattı ve sadaka vermelerini emretti.”
(B975 Buhârî, Îdeyn, 16)
Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
“Kim abdest alır ve abdesti güzelce almaya özen gösterir sonra cumaya gelir ve (hutbeye) kulak verip sessizce dinlerse o cuma ile gelecek cuma arasındaki günahları ve üç günlük (günahı) daha affolunur. Kim de (hutbeyi dinlemeyip yerdeki) çakıl taşlarıyla meşgul olursa boş bir şey yapmıştır.”
(M1988 Müslim, Cum’a, 27)