“En yüce sıfatlar/misaller Allah’a mahsustur.”
“Yeryüzünde ne varsa tamamını sizin için yaratan,
sonra göğe yönelerek onları,
yedi gök olarak tamamlayıp düzene koyan O’dur
ve O, her şeyi hakkıyla bilmektedir.”
(Bakara,29)
“Sâni-i Zülcelâl,
Hâkim-i Hakîm, Adl-i Hakem ve bin bir esmâ-i kudsiye ile
müsemmâ Fâtır-ı Bîmisal,
şu âlem-i ekber olan
kâinat sarayının ve hilkat şeceresinin icadını irade etti.”
(33.söz)
“Kuşkusuz rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan,
sonra da (yarattığı) arşa hâkim olan,
her işi yöneten Allah’tır.
O izin vermedikçe şefaat edecek biri de yoktur.
İşte bu Allah sizin Rabbiniz’dir,
Öyleyse, O’na kulluk ediniz. Bunları düşünmez misiniz!..”
(yunus,3)
“Altı günde, o sarayın, o şecerenin esâsâtını desâtir-i hikmet
ve kavânin-i ilm-i ezelîsi ile vaz’ etti.
Sonra ulvî ve süflî tabakata ve dallara ayırıp,
kaza ve kader desâtiriyle tafsil ve tasvir etti.
Sonra, her mahlûkatın
her taifesini ve her tabakasını, sun’ ve inâyet düsturuyla tanzim etti.
Sonra, her şeyi her bir âlemi, ona lâyık bir tarzda,
meselâ
semâyı yıldızlarla,
zemini çiçeklerle tezyin ettiği gibi, süslendirip tezyin etti.
Sonra, o kavânin-i külliye ve desâtir-i umumiye meydanlarında
esmâlarını tecellî ettirip tenvir etti.”
(33.söz)
“Göklerde ve yerde bulunanlar,
(her şeyi) O’ndan isterler. O, (da zaten) her an yeni bir ilâhî tasarruftadır.”
(rahman,29)
“Sonra, bu kanun-u küllînin tazyikinden feryad eden fertlere,
Rahmânü’r-Rahîm isimlerini
hususî bir surette imdada yetiştirdi.
Demek,
o küllî ve umumî desâtiri içinde
hususî ihsânâtı,
hususî imdatları,
hususî cilveleri var ki,
herşey, her vakit, her hâceti için Ondan istimdat eder, Ona bakabilir!..
(33.söz)
Bab-ı Şefkat NUR