Hz. Âişe (ra) anlatıyor:

“Safiyye (ra) kadar güzel yemek yapanı görmedim. O, Hz. Peygamber’e (sav) içerisinde yemek olan bir kap göndermişti. Ben de kendime hâkim olamadım, (kıskanıp) o kabı kırdım. Sonra da (pişman olup) Hz. Peygamber’e (sav) o kabın kefaretini (bedelini) sordum. O da, “(Kırılan) kap gibi bir kap, (dökülen) yemek gibi bir yemek.” buyurdu.

(N3409 Nesâî, Işratü’n-nisâ, 4; HM25670 İbn Hanbel, V I, 149)

Enes (b. Mâlik) tarafından nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) ödünç aldığı bir tabağı kaybetmiş ve onu sahiplerine tazmin etmişti.

(T1360 Tirmizî, Ahkâm, 23)

Semüre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

“Başkasına ait bir malı alan, onu sahibine geri verinceye kadar ondan sorumludur.”

(D3561 Ebû Dâvûd, Büyû’ (İcâre), 88; T1266 Tirmizî, Büyû’, 39)

Amr b. Şuayb’ın, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Kim doktor olmadığı hâlde tabiplik/tedavi yapar (da hastaya zarar verirse) onu tazminle yükümlüdür.”

(İM3466 İbn Mâce, Tıb, 16; N4834 Nesâî, Kasâme, 40-41)

İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Zarar vermek de zarara zararla karşılık vermek de yoktur.”

(İM2341 İbn Mâce, Ahkâm, 17)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir