Ebû Hüreyre anlatıyor:
“Resûlullah (sav) İsrâ gecesi götürüldüğünde kendisine birinde şarap diğerinde süt olan iki bardak getirildi. Resûlullah onlara baktı ve sütü aldı. Bunun üzerine Cibrîl, ‘Seni fıtrata (insan tabiatına) uygun olanı almaya yönlendiren Allah’a hamdolsun. Eğer şarabı alsaydın ümmetin azgınlaşırdı.’ dedi.”
(N5660 Nesâî, Eşribe, 41)
Ebû Zer anlatıyor:
“Resûlullah’a (sav), ‘Rabbini gördün mü?’ diye sordum, ‘O bir nur, O’nu nasıl göreyim!’ buyurdu.”
(M443 Müslim, Îmân, 291)
Hz. Âişe (ra) şöyle demiştir:
“Her kim Muhammed Rabbini gördü derse yalan söylemiştir. Zira Allah, ‘Gözler O’nu göremez…’ (En’âm, 6/103) buyurmaktadır.”
(B7380 Buhârî, Tevhîd, 4)
Abdullah (b. Mes’ûd) şöyle demiştir:
“İsrâ olayı gerçekleştiğinde Resûlullah’a (sav) üç şey verilmiştir: Beş vakit namaz ve Bakara sûresinin son âyetleri verilmiş, ümmetinden Allah’a şirk koşmayanların büyük günahları mağfiret olunmuştur.”
(M431 Müslim, Îmân, 279)
Câbir b. Abdullah’tan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
“(İsrâ ve Mi’rac) konusunda Kureyş beni yalanlayınca Hicr’de ayakta durdum. Allah, Beytü’l-Makdis’i gözümün önüne getirdi. Ben de ona bakarak özelliklerini Kureyş’e anlatmaya başladım.”
(B3886 Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr, 41)