Muhabbet, şu kâinatın bir sebeb-i vücududur. Hem şu kâinatın rabıtasıdır. Hem şu kâinatın nurudur hem hayatıdır.

Sözler, Risale-i Nur

Âdi bir adam, en yüksek bir makama, muhabbet ettiği âlî makam bir zatın tebaiyetiyle girebilir.

Sözler, Risale-i Nur

Muhabbetin sebebi, ya kemaldir; zira kemal zatında sevilir. Yahut menfaattir, yahut lezzettir veyahut hayriyettir, ya bunlar gibi bir sebep tahtında muhabbet edilir.

Sözler, Risale-i Nur

Kalbin bâtınına, başka muhabbetlerin girmesine meydan verme. Çünkü bâtın-ı kalp, âyine-i Samed’dir.

Sözler, Risale-i Nur

İnsan, kâinatın en câmi’ bir meyvesi olduğu için kâinatı istila edecek bir muhabbet, o meyvenin çekirdeği olan kalbine dercedilmiştir. İşte şöyle nihayetsiz bir muhabbete lâyık olacak, nihayetsiz bir kemal sahibi olabilir.

Sözler, Risale-i Nur

Kalp ve ruh ve sırrın derece-i hayatlarına çık, bak; ne kadar geniş bir daire-i hayatları var. Senin için meyyit olan mazi, müstakbel; onlar için haydır, hayattar ve mevcuddur.

Sözler, Risale-i Nur

İnsanın çekirdeği olan kalp, ubudiyet ve ihlas altında İslâmiyet ile iska edilmekle imanla intibaha gelirse nurani, misalî âlem-i emirden gelen emir ile öyle bir şecere-i nurani olarak yeşillenir ki onun cismanî âlemine ruh olur. Eğer o kalp çekirdeği böyle bir terbiye görmezse kuru bir çekirdek kalarak nura inkılab edinceye kadar ateş ile yanması lâzımdır.

Mesnevi-î Nuriye, Risale-i Nur

Aşk, şiddetli bir muhabbettir. Fâni mahbublara müteveccih olduğu vakit ya o aşk kendi sahibini daimî bir azap ve elemde bırakır veyahut o mecazî mahbub, o şiddetli muhabbetin fiyatına değmediği için bâki bir mahbubu arattırır; aşk-ı mecazî, aşk-ı hakikiye inkılab eder.

Mektubat, Risale-i Nur

Muhabbete en lâyık şey muhabbettir ve husumete en lâyık sıfat husumettir. Yani hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeyi temin eden ve saadete sevk eden muhabbet ve sevmek sıfatı, en ziyade sevilmeye ve muhabbete lâyıktır. Ve hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeyi zîr ü zeber eden düşmanlık ve adâvet, her şeyden ziyade nefrete ve adâvete ve ondan çekilmeye müstahak ve çirkin ve muzır bir sıfattır.

Hutbe-i Şâmiye, Risale-i Nur

Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur.

Divan-ı Harb-i Örfî, Risale-i Nur

Mü’minler mabeyninde muhabbet, ehl-i iman için güzel bir hasenedir. O hasene içinde, âhiretin maddî sevabını andıracak manevî bir lezzet, bir zevk, bir inşirah-ı kalp dercedilmiştir. Herkes kalbine müracaat etse bu zevki hisseder.

Lemalar, Risale-i Nur

Aşk ücret ister ve mukabele talep eder. Aşkın ağlamaları, bir nevi taleptir, bir ücret istemektir.

Mektubat, Risale-i Nur

Muhabbet, uhuvvet, sevmek; İslâmiyet’in mizacıdır, rabıtasıdır.

Hutbe-i Şâmiye, Risale-i Nur

Benim mezhebim; muhabbete muhabbet etmektir, husumete husumet etmektir. Yani dünyada en sevdiğim şey muhabbet ve en darıldığım şey de husumet ve adâvettir.

Münazarât, Risale-i Nur

Allah kalbin bâtınını iman ve marifet ve muhabbeti için yaratmıştır.

Hutbe-i Şâmiye, Risale-i Nur

Kalp, ebedü’l-âbâda müteveccih açılmış bir penceredir. Bu fâni dünyaya razı değildir.

Mesnevi-î Nuriye, Risale-i Nur

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir