Sonra da ilel-i müteselsiledeki terettübü atlamakla müşevveş eden aculiyet çıkar,

himmetin ayağını kaydırır.”(münazarat)

-vecizesini nasıl anlamalıyız..

ilel-i müteselsiledeki terettübü atlamakla müşevveş eden aculiyet çıkar,

(Yani; acele edip, tertip ve sıralamayı gözetmeden,

aceleyle, yersiz ve zamansız davranışlara girerek

birden neticeye kavuşmak isteme hastalığı)

himmetin ayağını kaydırır.”

(Münazarat)

(Acele şeytandan, teenni Rahmandandır.) [Tirmizi]

Nefsin istediği bir şey hatıra gelince şeytan,

“Fırsatı kaçırma, hemen yap!” der.

“Siz,

“İbadette, musibette ve günahtan kaçınmakta SABIRLI olun;

sabır yarışında düşmanlarınızı geride bırakın;

her an cihada hazırlıklı bulunun ve murabıt olun.”

(Âl-i İmrân,200)

(siz hudabin olun, yani Allah’tan sakının…)- düsturunu- siper ediniz!..

(Münazarat)”

Şüphesiz, Allah sabredenlerle beraberdir.”

(Bakara,153) de hikmet ve gaye nedir?..

Elcevap:

Cenâb-ı Hak, Hakîm ismi muktezası olarak, vücud-u eşyada,

bir merdivenin basamakları gibi bir tertip vaz etmiş.

Sabırsız adam, teenni –tedbirli- ve akıllıca hareket

ile hareket etmediği için,

basamakları ya atlar düşer veya noksan bırakır,

maksut damına çıkamaz…

Onun için hırs mahrumiyete sebeptir.

Sabır ise, müşkülâtın anahtarıdır ki;

“Hırslı olan kimsenin ümidi boşa çıkar ve hüsrâna uğrar.”

“Sabır, ferahlık ve genişliğin anahtarıdır.”

(Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 2:21) durub-u emsal hükmüne geçmiştir.

Demek, Cenâb-ı Hakkın inâyet ve tevfiki, sabırlı adamlarla beraberdir.

“Çünkü sabır üçtür:

Birincisi:

Masiyetten kendini çekip, sabretmektir. Şu sabır takvadır;

“Allah takvâ sahipleriyle beraberdir.” (Bakara,194) sırrına mazhar eder!..

İkincisi;

Musibetlere karşı sabırdır ki, tevekkül ve teslimdir.

“Muhakkak ki Allah tevekkül edenleri sever.”

(Âl-i İmrân,159)

“Allah sabredenleri sever.”

(Âl-imrân,146) şerefine mazhar ediyor!..

Ve sabırsızlık ise Allah’tan şikâyeti tazammun eder.

Ve ef’âlini tenkit

ve rahmetini ittiham

ve hikmetini beğenmemek çıkar…

Evet, musibetin darbesine karşı şekvâ suretiyle elbette âciz ve zayıf insan ağlar.

Fakat şekvâ Ona olmalı;

Ondan olmamalı.

Hazret-i Yakup Aleyhisselâmın

Ben kederimi, derdimi ve, hüznümü ancak Allah’a şikâyet ederim’ dedi.”

(Yusuf,86) demesi gibi olmalı.

Yani, musibeti Allah’a şekvâ etmeli;

yoksa Allah’ı insanlara şekvâ eder gibi

“Eyvah! Of!” deyip

Ben ne ettim ki bu başıma geldi?” diyerek

âciz insanların rikkatini tahrik etmek zarardır, mânâsızdır.

Üçüncü sabır:

İbadet üzerine sabırdır ki, şu sabır onu makam-ı mahbubiyete kadar çıkarıyor,

en büyük makam olan ubûdiyet-i kâmile cânibine sevk ediyor!..”(23. Mektup)

Bab-ı Şefkat NUR

Sonra da ilel-i müteselsiledeki terettübü atlamakla müşevveş eden aculiyet çıkar,

himmetin ayağını kaydırır.”(münazarat)

-vecizesini nasıl anlamalıyız..

ilel-i müteselsiledeki terettübü atlamakla müşevveş eden aculiyet çıkar,

(Yani; acele edip, tertip ve sıralamayı gözetmeden,

aceleyle, yersiz ve zamansız davranışlara girerek

birden neticeye kavuşmak isteme hastalığı)

himmetin ayağını kaydırır.”

(Münazarat)

(Acele şeytandan, teenni Rahmandandır.) [Tirmizi]

Nefsin istediği bir şey hatıra gelince şeytan,

“Fırsatı kaçırma, hemen yap!” der.

“Siz,

“İbadette, musibette ve günahtan kaçınmakta SABIRLI olun;

sabır yarışında düşmanlarınızı geride bırakın;

her an cihada hazırlıklı bulunun ve murabıt olun.”

(Âl-i İmrân,200)

(siz hudabin olun, yani Allah’tan sakının…)- düsturunu- siper ediniz!..

(Münazarat)”

Şüphesiz, Allah sabredenlerle beraberdir.”

(Bakara,153) de hikmet ve gaye nedir?..

Elcevap:

Cenâb-ı Hak, Hakîm ismi muktezası olarak, vücud-u eşyada,

bir merdivenin basamakları gibi bir tertip vaz etmiş.

Sabırsız adam, teenni –tedbirli- ve akıllıca hareket

ile hareket etmediği için,

basamakları ya atlar düşer veya noksan bırakır,

maksut damına çıkamaz…

Onun için hırs mahrumiyete sebeptir.

Sabır ise, müşkülâtın anahtarıdır ki;

“Hırslı olan kimsenin ümidi boşa çıkar ve hüsrâna uğrar.”

“Sabır, ferahlık ve genişliğin anahtarıdır.”

(Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 2:21) durub-u emsal hükmüne geçmiştir.

Demek, Cenâb-ı Hakkın inâyet ve tevfiki, sabırlı adamlarla beraberdir.

“Çünkü sabır üçtür:

Birincisi:

Masiyetten kendini çekip, sabretmektir. Şu sabır takvadır;

“Allah takvâ sahipleriyle beraberdir.” (Bakara,194) sırrına mazhar eder!..

İkincisi;

Musibetlere karşı sabırdır ki, tevekkül ve teslimdir.

“Muhakkak ki Allah tevekkül edenleri sever.”

(Âl-i İmrân,159)

“Allah sabredenleri sever.”

(Âl-imrân,146) şerefine mazhar ediyor!..

Ve sabırsızlık ise Allah’tan şikâyeti tazammun eder.

Ve ef’âlini tenkit

ve rahmetini ittiham

ve hikmetini beğenmemek çıkar…

Evet, musibetin darbesine karşı şekvâ suretiyle elbette âciz ve zayıf insan ağlar.

Fakat şekvâ Ona olmalı;

Ondan olmamalı.

Hazret-i Yakup Aleyhisselâmın

Ben kederimi, derdimi ve, hüznümü ancak Allah’a şikâyet ederim’ dedi.”

(Yusuf,86) demesi gibi olmalı.

Yani, musibeti Allah’a şekvâ etmeli;

yoksa Allah’ı insanlara şekvâ eder gibi

“Eyvah! Of!” deyip

Ben ne ettim ki bu başıma geldi?” diyerek

âciz insanların rikkatini tahrik etmek zarardır, mânâsızdır.

Üçüncü sabır:

İbadet üzerine sabırdır ki, şu sabır onu makam-ı mahbubiyete kadar çıkarıyor,

en büyük makam olan ubûdiyet-i kâmile cânibine sevk ediyor!..”(23. Mektup)

Bab-ı Şefkat NUR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir