BİR SİNEĞİN KANADINI KIRK KAĞNIYA YÜKLETTİM

KIRKI DA ÇEKEMEDİ, KALDI

“Kur’ân-ı Hakim’de Cenâb-ı Kadîr-i Zülcelâl buyuruyor ki:

“Ey insanlar! (Size) bir misâl verildi; şimdi onu dinleyin: Allah’ı bırakıp da yalvardıklarınız (taptıklarınız) bunun için bir araya gelseler bile, bir sineği dahi yaratamazlar!..” (Hacc,73)

Üstadımız (r.a) “Siz de benim gibi ders alın” diyor.

“Arkadaş! İnsanın vücudu, bedeni,

emvâl-i mîriyeden bir neferin elinde bulunan bir hayvan gibidir.

O nefer, o hayvanı beslemeye ve hizmetine mükellef olduğu gibi,

insan da o vücudu beslemeye mükelleftir.

Aziz kardeşlerim!

Burada bana bu sözü söylettiren, nefsimle olan bir münakaşamdır.

Şöyle ki:

Mehâsiniyle mağrur olan nefsime dedim ki:

-‘Sen bir şeye mâlik değilsin, nedir bu gururun?’

Dedi ki:

-‘Madem mâlik değilim, ben de hizmetini görmem.’

Dedim ki:

-‘Yâhu, bu sineğe bak.

Gayet küçücük zarif elleriyle kanatlarını, gözlerini siler süpürür.

Her işini görür.

Sen de lâakal onun kadar vücuduna hizmet etmelisin’

diye ikna ettim.

Takdis ederiz o Zâtı ki,

bu sineğe nezafeti ilhamen öğretir,

bana da üstad yapar.

Ben de onunla nefsimi ikna ve ilzam ederim.”

(Mesnevî-i Nuriye)

Hollanda’nın bir bölgesinde bir sinek cinsini uçak ve ilâçlarla telef etmişler,

o bölgede sarî hastalıklar üremiş,

aynı sinekleri Habeşistan’dan getirip üremelerini temin etmişler,

kurtulmuşlar…

Bizim tavukları telef etmekle,

kenelerin istilâsı ve akabinde insanlara hücumları gibi…

Peygamberimiz Efendimiz () bir hadisinde buyuruyor ki:

“Bir sinek suya veya yemeğe düşerse, onun iki kanadını da batırıp çıkarınız.”

Yeni ilimi tesbitler;

sineğin bir kanadında zehir,

diğerinde

onu çürüten panzehir bulunduğunu söylüyorlar…

Ayrıca sinek, küçüklüğünün içinde Allah’ın sanatlı ve hikmetli bir âlemidir ki,

Hz. Bediüzzaman(r.a),

Yunus Emre’nin divanından bir fıkra almış ve diyor ki:

“Bir sineğin kanadı ve vücudu ne kadar harika bir san’at-ı Rabbaniye

olduğuna lâtifâne bir işaret olarak,

meşhur Yunus Emre’nin bu fıkrası ne güzel bildirir:

Bir sineğin kanadını kırk kağnıya yüklettim

kırkı da çekemedi, kaldı…”

Sinek pisliği, tıp cihetiyle zararı yok bir maddedir ki,

bazan tatlı bir şuruptur.

Fakat sinek, yediği binler muhtelif muzır maddelerin

ve mikropların ve semlerin menşei olmakla,

sinekler küçücük istihâle -arındırma-

ve tasfiyet –temizleme- makineleri hükmüne geçmeleri

hikmet-i Rabbâniye’den uzak değildir,

belki şe’nindendir!..”

(28. Lem’a)

Hak Teâlâ; hikmetinin gereğidir ki,

basit ve küçük şeylere azametli vazifeler yükler,

kudretini ve hikmetini,

karanlıkta ışığı gösterdiği gibi, kör gözlere bile alenen gösterir…

Öyleki; ‘Küçüklüğümüze bakma. Tâifemizin azametine bak, “Sübhânallah” de.’ diye lisân-ı hal ile söylerler!…” (28. Lem’a)

Bab-ı Şefkat Nur

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir