“NAMAZ KILMAYAN HAİNDİR, HAİNİN HÜKMÜ MERDUDTUR.”
(tarihçe-i hayat)
“Bir gün divan-ı riyasette, elli-altmış meb’us içinde, karşılıklı fikir teatisinde,
K.Paşa, “Sizin gibi kahraman bir hoca bize lâzımdır.
Sizi, yüksek fikirlerinizden istifade etmek için buraya çağırdık.
Geldiniz, en evvel namaza dair şeyleri yazdınız, aramıza ihtilâf verdiniz” der.
Bu söz üzerine, Bediüzzaman, birkaç mâkul cevabı verdikten sonra,
şiddetle ve hiddetle iki parmağını ileri uzatarak,
“Paşa! Paşa! İslâmiyette, imandan sonra en yüksek hakikat namazdır.
Namaz kılmayan haindir, hainin hükmü merduttur” der.
Fakat Paşa tarziye verir, ilişemez.”
(tarihçe-i hayat)
Burada “Namaz kılmayan haindir, hainin hükmü merduttur.”
Meselesi, Üstadımız amelde Şafi, itikadda eşarî mezhebine mensup olduğundan
Namazın ehven ve ehemmiyetsiz görülmesine karşı,
namaz hakkında ki hükmüde İmam Şafi hz.nin ictihadına göre söylemiştir…
İmam Şafi hz.nin hükmünün dayandığı birçok hadislerden biri şudur;
Mü’minlerin annesi, Ümmü Seleme Hint Binti Ebû Ümeyye Huzeyfe
radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre,
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sizin üzerinize birtakım emirler, yöneticiler tayin olunacaktır.
Onların dine uygun olan işlerini iyi bulur,
uygun olmayanlarını ise hoş karşılamaz, tenkit edersiniz.
Kim hoş karşılamaz, kerih görürse günahdan korunmuş olur.
Kim de tenkit eder, onların kötülüklerine engel olmaya çalışırsa, kurtuluşa erer.
Fakat kim de razı ve hoşnut olur, onlara uyarsa isyan etmiş olur.”
Bunun üzerine sahâbe-i kirâm:
–Ya Resûlallah! Onlarla savaşmayalım mı? dediler.
Peygamber Efendimiz(ﷺ):
–“Aranızda namaz kıldıkları sürece hayır!..” buyurdu.
(Müslim, İmâre 63)
Şafi mezhebinde;
Namaz emanet olduğundan, eda etmemekte ihanet olmaktadır…
İhanet eden de hain demektir…
Bu sebepten, namaza hain olan merdud sayılmakta,
Yani, amir olarak emirleri,
şahit olarak şahidliği makbul görülmemekte, reddolunmaktadır…
Ama;
Hanifi mezhebinde durum farklıdır…
İmam-ı Azam Ebu Hanife (r.a) bu konuda, farklı ayet ve hadisleri
Meselâ;
“Ey îmân edenler! Allah’a itâat edin;
peygambere ve sizden olan ülü’l-emre (emir sâhibi idârecilerinize) de itâat edin!..
(Nisa,9) içtihadına esas almıştır…
“İslam ile şirk ve küfür arasında namazı terk etmek vardır.”
(Müslim, Îmân 134; Ebû Dâvûd, Sünnet 15)
“Münafıklarla bizim aramızdaki ahid namazdır.”
(Tirmizî, Îmân 9; Nesâî, Salât 8)
Bu mealindeki hadislerdeki tehditler ise,
“namazın farz olduğunu inkar eden,
yahut namaz kılmamayı helal sayan” kimseler içindir.
Yoksa, namazı Allah’ın emri kabul eden,
ama namaz kılmakta tembellik
gösteren insan için şirk ve nifak söz konusu olamaz.
Böyle Müslümanlar kafir veya münafık olmaz…
BAB-I ŞEFKAT NUR