Bizi ziyaret eden, ya hayat-ı dünyeviye cihetinde gelir;
o kapı kapalıdır.
Veya hayat-ı uhreviye cihetinde gelir.
O cihette iki kapı var:
Ya şahsımı mübarek ve makam sahibi zannedip gelir.
O kapı dahi kapalıdır.
Çünkü ben kendimi beğenmiyorum;
beni beğenenleri de beğenmiyorum.
Cenâb-ı Hakka çok şükür, beni kendime beğendirmemiş.
İkinci cihet, sırf Kur’ân-ı Hakîmin dellâlı olduğum cihetledir.
Bu kapıdan girenleri ale’r-re’si ve’l-ayn –baş göz üstüne- kabul ediyorum.
Onlar da üç tarzda olur:
Ya dost olur, ya kardeş olur, ya talebe olur…” (26.mektup)
Resûlullah (ﷺ) şöyle buyurdu:
“Ya öğrenen ol,
ya öğreten ol,
ya dinleyen ol
ya da ilmi seven ol.
Fakat sakın beşincisi olma.
Yoksa helak olursun.” (Taberânî, Beyhakî)
Hadis-i şerifin işareti ile;
“Dostun hassası ve şartı budur ki:
Kat’iyen Sözlere ve envâr-ı Kur’âniyeye dair olan hizmetimize
ciddî taraftar olsun;
ve haksızlığa ve bid’alara ve dalâlete kalben taraftar olmasın; kendine de istifadeye çalışsın…” (26.mektup)
Resûlullah (ﷺ) şöyle buyurdu:
“Kimde şu 3 şey bulunursa, imanı kâmil hâle gelir:
1-) Allah rızası için yaptığı işlerde kınanmaktan korkmaz,
2-) riyadan kaçınır,
3-) biri dünyaya, diğeri ahirete ait iki işle karşılaştığı zaman,
ahiret için olan işi, dünyalığa tercih eder!..” [Deylemi]
Kardeşin hassası ve şartı şudur ki:
Hakikî olarak Sözlerin neşrine ciddî çalışmakla beraber,
beş farz namazını edâ etmek, yedi kebâiri işlememektir!.. (26.mektup)
Osmân İbni Affân r.a’den rivayet edildiğine göre,
Resûlullah (ﷺ) şöyle buyurdu:
“Sizin en hayırlılarınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.”
(Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 21. Ebû Dâvud, Salât 349;
Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 15; İbni Mâce, Mukaddime 16)
Hadis-i şerifin delili ile;
Talebeliğin hassası ve şartı şudur ki:
Sözleri kendi malı ve telifi gibi hissedip sahip çıksın
ve en mühim vazife-i hayatiyesini onun neşir ve hizmeti bilsin!..
İşte şu üç tabaka, benim üç şahsiyetimle alâkadardır:
Dost,
benim şahsî ve zâtî şahsiyetimle münasebettar olur.
Kardeş,
abdiyetim ve ubûdiyet noktasındaki şahsiyetimle alâkadar olur.
Talebe ise,
Kur’ân-ı Hakîmin dellâlı duyurucu, ilân edici
cihetinde ve hocalık vazifesindeki şahsiyetimle münasebettardır.
Şu görüşmenin de üç meyvesi var:
Birincisi: Dellâllık itibarıyla mücevherât-ı Kur’âniyeyi
benden veya Sözlerden ders almak, velev bir ders de olsa…
İkincisi: İbadet itibarıyla uhrevî kazancıma hissedar olur.
Üçüncüsü: Beraber dergâh-ı İlâhiyeye müteveccih olup rapt-ı kalb ederek,
Kur’ân-ı Hakîmin hizmetinde el ele verip tevfik ve hidayet istemek…
Eğer talebe ise,
HER SABAH mütemadiyen ismiyle,
BAZAN HAYALİYLE DAHİ YANIMDA HAZIR OLUR, HİSSEDAR OLUR.
Eğer kardeş ise,
birkaç defa hususî ismiyle ve suretiyle dua ve kazancımda hazır olup hissedar olur.
Sonra umum ihvanlar içinde dahil olup,
rahmet-i İlâhiyeye teslim ediyorum ki,
dua vaktinde “ihvetî ve ihvânî” dediğim vakit onlar içinde bulunur.
Ben bilmezsem, rahmet-i İlâhiye onları biliyor ve görüyor.
Eğer dost ise
ve ferâizi kılar ve kebâiri terk ederse, umumiyet-i ihvan itibarıyla duamda dahildir!..
Bu üç tabaka dahi beni mânevî dua ve kazançlarında dahil etmek şarttır.
EY ASR-I SAADETTEN AHİR ZAMANDA,
EFENDİMİZ MUHAMMED ALEYHİSÂLÂT-I VESSELÂM’a
NURANİ VE NUREFŞAN BİR AYNA OLAN MÜBAREK ÜSTAD;
Sana talebe olmak isteyenler,
Senin sadece talebeliğine değil, kardeşliğine ve dostluğuna da muhtac,
ve dahi sana verilen her rahmete muhtac!…
Rabbim gönülden isteyen herkesi,
senin yoluna ve davana layık eylesin inşaallah!..
Allahım!
“Mü’minin mü’mine bağlılığı, parçaları birbirini tutan binâ gibidir.”
(Buharî, Salât: 88; Edeb: 36; Mezâlim: 5; Müslim, Birr: 65; Tirmizî, Birr: 18; Nesâî, Zekât: 67; Müsned, 4:405, 409.)
buyuran zâta ve âl ve ashabına salât ve selâm et…
Amin!..
“Seni her türlü noksandan tenzih ederiz.
Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur.
Muhakkak ki ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Sensin.”
(Bakara Sûresi, 2:32.)
“Dediler: Bizi buna eriştiren Allah’a hamd olsun;
yoksa Allah hidayet etmeseydi, biz kendiliğimizden buna erişemezdik.
Gerçekten Rabbimizin peygamberleri bize hakkı getirdiler.”
(A’râf Sûresi, 7:43.)
Ey kavmi içinde Nuh’un duasına icabet eden,
Ey düşmanlarına karşı İbrahim’e yardım eden,
Ey Yusuf’u tekrar Yakub’a kavuşturan,
Ey Eyyüb’den zararı kaldıran,
Ey Zekeriya’nın duasına cevap veren,
Ey Yunus ibni Mettâ’nın tevbesini kabul eden
Allahım!
Bu müstecap duaların sahiplerinin hürmetine,
bizi, bu risalenin naşirini ve arkadaşlarını ins
ve cin şeytanlarının şerlerinden muhafaza etmeni,
düşmanlarımıza karşı bize nusret vermeni,
bizi nefislerimize terk etmemeni,
sıkıntılarımızı kaldırmanı
ve kalblerimizin
ve onların kalblerinin hastalıklarına şifa vermeni
Senden istiyoruz!..
Âmin, âmin, âmin. (26. Mektup)
Bab-ı Şefkat NUR