Mün’im-i Hakiki, bizden o kıymettar nimetlere, mallara bedel istediği fiyat ise üç şeydir. Biri zikir, biri şükür, biri fikirdir. Başta Bismillah zikirdir. Âhirde Elhamdülillah şükürdür. Ortada, bu kıymettar hârika-i sanat olan nimetler Ehad-i Samed’in mu’cize-i kudreti ve hediye-i rahmeti olduğunu düşünmek ve derk etmek fikirdir.

Sözler, Risale-i Nur

Kur’an, kendi şakirdlerinin ruhuna öyle bir inbisat ve ulviyet verir ki doksan dokuz taneli tesbihe bedel, doksan dokuz esma-i İlahiyenin cilvelerini gösteren doksan dokuz âlemlerin zerratını, birer tesbih taneleri olarak şakirdlerinin ellerine verir. “Evradlarınızı bununla okuyunuz.” der.

Lemalar, Risale-i Nur

Tohum olacak bir habbenin kalbi yani içi delindiği zaman, elbette sümbüllenip neşv ü nema bulamaz; ölür gider. Kezalik ene ile tabir edilen enaniyetin kalbi, Allah Allah zikrinin şuâ ve hararetiyle yanıp delinirse büyüyüp gafletle firavunlaşamaz. Ve Hâlık-ı semavat ve arz’a isyan edemez. O zikr-i İlahî sayesinde ene mahvolur.

Mesnevi-î Nuriye, Risale-i Nur

Ey devamı isteyen nefis! Daimî olan bir zatın zikrine devam eyle ki devam bulasın. Ondan nur al ki sönmeyesin. Onun cevherine sadef ve zarf ol ki kıymetli olasın. Onun nesîm-i zikrine beden ol ki hayattar olasın. Esma-i İlahiyeden birisinin hayt-ı şuâıyla temessük et ki adem deryasına düşmeyesin. Ey nefis! Seni tutup düşmekten muhafaza eden Zat-ı Kayyum’a dayan. Senin mevcudiyetinden dokuz yüz doksan dokuz parça onun uhdesindedir. Senin elinde yalnız bir parça kalır. En iyisi o parçayı da onun hazinesine at ki rahat olasın.

Mesnevi-î Nuriye, Risale-i Nur

Kâinat, iman nuruyla matem-i umumî yeri olmaktan çıkıp mescid-i zikir ve şükür olmuştur.

Mesnevi-î Nuriye, Risale-i Nur

Semavat zemine gıpta eder ki zeminde hâlisen lillah sohbet ve zikir ve tefekkür için bir iki adam, bir iki nefes, yani bir iki dakika beraber otururlar; kendi Sâni’-i Zülcelal’inin çok güzel âsâr-ı rahmetini ve çok hikmetli ve süslü eser-i sanatını birbirine göstererek Sâni’lerini sevip sevdirirler, düşünüp düşündürürler.

Barla Lahikası, Risale-i Nur

Mün’im-i Hakiki, bizden o kıymettar nimetlere, mallara bedel istediği fiyat ise üç şeydir. Biri zikir, biri şükür, biri fikirdir. Başta Bismillah zikirdir. Âhirde Elhamdülillah şükürdür. Ortada, bu kıymettar hârika-i sanat olan nimetler Ehad-i Samed’in mu’cize-i kudreti ve hediye-i rahmeti olduğunu düşünmek ve derk etmek fikirdir.

Sözler, Risale-i Nur

Kur’an, kendi şakirdlerinin ruhuna öyle bir inbisat ve ulviyet verir ki doksan dokuz taneli tesbihe bedel, doksan dokuz esma-i İlahiyenin cilvelerini gösteren doksan dokuz âlemlerin zerratını, birer tesbih taneleri olarak şakirdlerinin ellerine verir. “Evradlarınızı bununla okuyunuz.” der.

Lemalar, Risale-i Nur

Tohum olacak bir habbenin kalbi yani içi delindiği zaman, elbette sümbüllenip neşv ü nema bulamaz; ölür gider. Kezalik ene ile tabir edilen enaniyetin kalbi, Allah Allah zikrinin şuâ ve hararetiyle yanıp delinirse büyüyüp gafletle firavunlaşamaz. Ve Hâlık-ı semavat ve arz’a isyan edemez. O zikr-i İlahî sayesinde ene mahvolur.

Mesnevi-î Nuriye, Risale-i Nur

Ey devamı isteyen nefis! Daimî olan bir zatın zikrine devam eyle ki devam bulasın. Ondan nur al ki sönmeyesin. Onun cevherine sadef ve zarf ol ki kıymetli olasın. Onun nesîm-i zikrine beden ol ki hayattar olasın. Esma-i İlahiyeden birisinin hayt-ı şuâıyla temessük et ki adem deryasına düşmeyesin. Ey nefis! Seni tutup düşmekten muhafaza eden Zat-ı Kayyum’a dayan. Senin mevcudiyetinden dokuz yüz doksan dokuz parça onun uhdesindedir. Senin elinde yalnız bir parça kalır. En iyisi o parçayı da onun hazinesine at ki rahat olasın.

Mesnevi-î Nuriye, Risale-i Nur

Kâinat, iman nuruyla matem-i umumî yeri olmaktan çıkıp mescid-i zikir ve şükür olmuştur.

Mesnevi-î Nuriye, Risale-i Nur

Semavat zemine gıpta eder ki zeminde hâlisen lillah sohbet ve zikir ve tefekkür için bir iki adam, bir iki nefes, yani bir iki dakika beraber otururlar; kendi Sâni’-i Zülcelal’inin çok güzel âsâr-ı rahmetini ve çok hikmetli ve süslü eser-i sanatını birbirine göstererek Sâni’lerini sevip sevdirirler, düşünüp düşündürürler.

Barla Lahikası, Risale-i Nur

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir