İBADETLE,

VİCDANÎ VE AKLÎ OLAN İMANÎ HÜKÜMLER

 TERBİYE VE TAKVİYE EDİLMEZSE, ESERLERİ VE TESİRLERİ ZAYIF KALIR!..

Allah’ın emirlerini yapmaktan

ve nehiylerinden sakınmaktan ibaret olan ibadetle,

vicdanî ve aklî olan imanî hükümler

 terbiye ve takviye edilmezse, eserleri ve tesirleri zayıf kalır!..”

 (İşârâtü’l-İ’câz)

(لصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ) Sırat-ı müstakim şecaat, iffet, hikmetin mezcinden

ve hülâsasından hasıl olan adlve adalete işarettir.

Şöyle ki: 

Tagayyür, inkılâp ve felâketlere mâruz ve muhtaç şu insan bedeninde 

iskân edilen ruhun yaşayabilmesi için üç kuvvet ihdas edilmiştir.

Bu kuvvetlerin,

Birincisi, menfaatleri celp ve cezb için kuvve-i şeheviye-i behimiye, (şehvet kuvveti)
İkincisi, zararlı şeyleri def için kuvve-i sebuiye-i gadabiye,

Üçüncüsü,
 nef’ ve zararı,

iyi ve kötüyü birbirinden temyiz için kuvve-i akliye-i melekiyedir.

“Kuvve-i şeheviye ve gadabiye ise,

Lâkin, insandaki bu kuvvetlere,

şeytanın desiselerine hem kabile, hem nâkile iki cihaz hükmündedir!..”

şeriatça bir had ve bir nihayet tayin edilmişse de, 

fıtraten tayin edilmemiş olduğundan,

bu kuvvetlerin her birisi, tefrit, vasat, ifrat namıyla üç mertebeye ayrılırlar.

Meselâ, 

kuvve-i şeheviyenin tefrit mertebesi humuddur ki,

ne helâle ve ne de harama şehveti, iştihası yoktur.

 İfrat mertebesi fücurdur ki, 

namusları ve ırzları pâyimal etmek iştihasında olur. 

Vasat mertebesi ise iffettir ki,

helâline şehveti var, harama yoktur.

İhtar: 

Kuvve-i şeheviyenin yemek, içmek, uyumak ve konuşmak gibi 

füruatında da bu üç mertebe mevcuttur.

korkulmayan şeylerden bile korkar.

İfrat mertebesi tehevvürdür ki,

ne maddî ve ne mânevî hiçbir şeyden korkmaz.

Bütün istibdadlar, tahakkümler, zulümler bu mertebenin mahsulüdür. 

Vasat mertebesi ise şecaattir ki, 

hukuk-u diniye ve dünyeviyesi için canını feda eder, 

meşru olmayan şeylere karışmaz.

İhtar: 

Bu kuvve-i gadabiyenin füruatında da şu üç mertebenin yeri vardır.

Ve keza, kuvve-i akliyenin tefrit mertebesi gabâvettir ki,

hiçbir şeyden haberi olmaz.

İfrat mertebesi cerbezedir ki, 

hakkı bâtıl, bâtılı hak suretinde gösterecek kadar

aldatıcı bir zekâya malik olur. 

Vasat mertebesi ise hikmettir ki, 

hakkı hak bilir, imtisal eder; bâtılı bâtıl bilir, içtinap eder…

İhtar: 

Bu kuvvetin şu üç mertebeye inkısamı gibi, 

füruatı da o üç mertebeyi hâvidir.

Meselâ, halk-ı ef’al meselesinde Cebr mezhebi ifrattır ki,

bütün bütün insanı mahrum eder. 

İtizal mezhebi de tefrittir ki, tesiri insana verir.

Ehl-i Sünnet mezhebi vasattır.

Çünkü bu mezhep, beyne-beynedir ki,

o fiillerin bidayetini irade-i cüz’iyeye, nihayetini irade-i külliyeye veriyor.

Ve keza, itikadda da

tatil ifrattır

teşbih tefrittir, 

tevhid vasattır…

Hülâsa: Şu dokuz mertebenin altısı zulümdür,

üçü adl ve adalettir. 

Sırat-ı müstakimden murad, şu üç mertebedir!..  (İşârâtü’l-İ’câz)

Bab-ı Şefkat NUR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir