“PEYGAMBERLERİN MESLEKLERİ BİRBİRİNE UYMADIĞI GİBİ,

İBADETLERİ DE BİRBİRİNE MUHALİFTİR.

BUNUN ESBABI NEDİR?

C – İtikad ve amelde, usûl ve ahkâm-ı esasiyede

peygamberlerin hepsi daimdirler, sabittirler, müttehittirler.

İhtilâf ve tefavütleri, ancak füruattadır.

Zaten zamanların tebeddülüyle 

füruatın da tebeddül ve tegayyürü tabiî birşeydir.

Evet, mevâsim-i erbaada

tedavi ve telebbüs gibi çok şeyler tebeddüle uğrar!..”

(İşârâtü’l-İ’caz)

İman esaslarında ve iman hakikatlerinde bütün nebiler ve enbiyalar aynıdır.

Her birinin iman ettikleri esas ve hakikatler birbirinden farksızdır.

Ayırdedilmez…

“Allah’ın salâtı, rahmeti ve bereketleri, peygamberlerin efendisi

Seyyidül-Mürselin, takva sahiplerinin önderi,

nebilerin sonuncusu, kulu, rasûlü, nebisi, hayırların imamı,

hayırlıların kumandanı, rahmet elçisi olan Muhammed’()… “

(İbn Mâce, İkame, 25).

neye iman etmişse, yüz yirmi dört bin peygamberin hepsi de aynı şeye iman etmiştir!.

Lakin,

gönderildikleri ve vazifelendirildikleri toplumlar

ve zamanlar farklı olduğu için

veya insanlığın kendi zaman ve iklimlerine göre,

medeni terakki ve anlayış seviyelerine göre

meslek ve ibadette farklı şeriat esasları ile emrolunmuşlardır…

İhtilaf ibadet şekillerinde, helalde ve haramdadır.

Mesela:

Adem (a.s) ikiz çocukları çapraz evlilikleri helaldi.

Diğer ümmetlere kardeş evlilikleri haram kılındı…

Efendimiz()’ den önce çok sayıda-sayısız evlilik mübah iken,

Bizim ümmetimize zaruret halinde 4 tane helal kılındı

– Meryem suresinde, 26. ayetiyle biliyoruz ki

Hz. Meryem susma orucu tutuyordu. Bu oruç bizim şeriatımızda yoktur.

– Yine Araf suresinin 163. ayetiyle biliyoruz ki

Hz. Davud (a.s.)’ın kavmine cumartesi günü balık avlamak haramdı.

Diğer ümmetlere ise bu helaldi.

– Yine En’am suresinin 146. ayetiyle biliyoruz ki

Yahudilere tırnaklı hayvanlar ve hayvanın iç yağları haramdı.

Diğer ümmetlere ise bunlar helaldi.

– Yine Hz. Musa (a.s.)’ın  kavmine haram olan birçok şey vardı ki bunlar

Hz. İsa (a.s.)’ın   ümmetine helaldi.

“Meselâ, kışın giyilen kalın elbise yazın tebeddüle

-değişikliğe– uğrar -yani yazlığa döner-

Ve ya kışın güzel tesiri olan bir ilâcı,

 yazın fena tesiri – zararı- olur, kullanılmaz.

Kezalik, –işte aynen bunun gibi;-

kalb ve ruhların gıdası olan ahkâm-ı diniyenin füruatı

– ibadet farklılıkları da- da, ömr-ü beşerin devreleri

 -insanlığın kültür medeniyet, anlayış ve fikir seviyeleri-

 itibariyle tebeddüle –değişime- uğrar!..

(İşârâtü’l-İ’caz)

 “Asırlara göre şeriatlar değişir.

Belki bir asırda kavimlere göre ayrı ayrı şeriatlar,

peygamberler gelebilir ve gelmiştir.

 (Nursi, Sözler, s. 454)

“Risâlet ve nübüvvet son bulmuştur.

Benden sonra ne bir rasûl ne de bir nebî gelmeyecektir,”

(Tirmizî,Menâkıb,8) Hadis-i şerifi mucibince;

“Hâtemü’l-Enbiya’dan() sonra

şeriat-ı kübrası

– ümmü’l kitap Kur’an ve hikmet olan sünneti-

her asırda, her kavme kâfi geldiğinden

muhtelif şeriatlara yani, artık değişime- ihtiyaç kalmamıştır!..”

 (Nursi, Sözler, s. 454)

Bab-ı Şefkat NUR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir