Göz, suretlerdeki güzellikleri ve âlem-i mubsıratta güzel mu’cizat-ı kudretin envaını temaşa eder. Vazifesi, nazar-ı ibretle Sâni’ine şükrandır.
Mektubat, Risale-i Nur
Göz bir hâssedir ki ruh bu âlemi o pencere ile seyreder. Eğer Cenab-ı Hakk’a satmayıp belki nefis hesabına çalıştırsan geçici, devamsız bazı güzellikleri, manzaraları seyir ile şehvet ve heves-i nefsaniyeye bir kavvad derekesinde bir hizmetkâr olur. Eğer gözü, gözün Sâni’-i Basîr’ine satsan ve onun hesabına ve izni dairesinde çalıştırsan o zaman şu göz, şu kitab-ı kebir-i kâinatın bir mütalaacısı ve şu âlemdeki mu’cizat-ı sanat-ı Rabbaniyenin bir seyircisi ve şu küre-i arz bahçesindeki rahmet çiçeklerinin mübarek bir arısı derecesine çıkar.
Mektubat, Risale-i Nur
Göz nimetinin bütün hayvanlarda bulunması, senin göze olan şiddet-i ihtiyacını tahfif etmediği gibi gözün kıymetini tenkis etmeye de sebep olamaz.
Mesnevi-î Nuriye, Risale-i Nur
Göz, kalbin âyinesidir.
İşârat-ül İ’caz, Risale-i Nur
Gözleri hasta olan, güneşin ziyasını inkâr eder; ağzı acı olan, tatlı suya acı der.
İşârat-ül İ’caz, Risale-i Nur
Gözün nuru, nur-u imanla ışıklanırsa ve kavîleşirse bütün kâinat gül ve reyhanlar ile müzeyyen bir cennet şeklinde görünür.
İşârat-ül İ’caz, Risale-i Nur
İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir, göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar.
Münazarât, Risale-i Nu
Her şeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir, göz ise maneviyatta kördür.
Hakikat Çekirdekleri, Risale-i Nur