“Gazaba uğramışların yoluna değil…”

(Fatiha Sûresi, 1:7.)

Havf ve firar makamı olan şu sıfatın mâkablindeki makamlarla münasebatı ise,

bu makamın hayret ve dehşet nazarıyla celâl ve cemâl ile muttasıf olan 

makam-ı rububiyete baktırması; ve iltica ve dehalet nazarıyla  نَعْبُدُdeki 

makam-ı ubudiyete baktırması ve acz 

nazarıyla  نَسْتَعِينُ‘deki tevekkül makamına baktırması; ve tesellî nazarıyla 

refik-ı daimîsi olan makam-ı recâya baktırmasıdır.

Çünkü, korkunç bir şeyi gören adam, korku ve hayret içinde kalır,

sonra firar etmeye meyleder.

Âciz olduğu takdirde tevekkül eder, sonra tesellî yollarını arar…”

(İşârâtü’l-İ’câz)

Fatiha suresinin başında “Âlemlerin rabbi” buyrulmuştu.  

 “Gazaba uğramışların yoluna değil.”  ifadesi,

hayret ve dehşet nazarıyla bu makam-ı rububiyete baktırır.

Cenab-ı Hak

bazen celal ile terbiye eder, bazen de cemal ile terbiye eder.

Bazen nimet ile bazen de nikmet ile terbiye eder.

Rububiyetin bir yönü de, celalî isimlerin tecellisinden,

diğer yönü de cemalî isimlerin tecellisinden oluşur.

İşte  

 “Gazaba uğramışların yoluna değil.”  ifadesi,

celal ile rububiyete baktırmakta

ve şu âlemdeki bütün celal tecellilerinin

bir terbiye-i İlahiye olduğunu göstermektedir.

Evet, bazen gazapta kahır gözükse de

 arkadan gelenlere bir makam-ı ibret ve terbiyedir.

“ibadet ederiz”  ifadesine bakar, gazaptan kurtuluşun yolunu gösterir;

belki gazabın sebebi olan terk-i ubudiyetin neticesini ders verir.

Allah’ın gazabından rızasına,

 ikâbından affına, Allah’tan yine Allah’a iltica eder.

Bu cihetle, “Gazaba uğramışların yoluna değil.”  ifadesi,

makam-ı tevekkülü ifade eden  “ yardım isteriz” lafzına bakar.

bu durumda, kendisini o dehşetten kurtaracak zata tevekkül etmeye,

ona yalvarmaya ve O’na sığınmaya başlar.

Demek,  “Gazaba uğramışların yoluna değil.”

ifadesinde havf ve firar olsa da bu firar Allah’adır!..

Zira Allah’tan maada bu gazaptan kişiyi kurtaracak başka bir zat yoktur.

O halde Üstadımızın duasıyle iltica edelim……

Allah’ım,

bizi bu sûrenin hürmetine, sırât-ı müstakim ehlinden eyle!..  Âmin!..

Bab-ı Şefkat NUR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir