İsm-i Hakem’in tecelli-i a’zamı şu kâinatı öyle bir kitap hükmüne getirmiş ki her sahifesinde yüzer kitap yazılmış ve her satırında yüzer sahife dercedilmiş ve her kelimesinde yüzer satır mevcuddur ve her harfinde yüzer kelime var ve her noktasında kitabın muhtasar bir fihristeciği bulunur bir tarza getirmiştir. O kitabın sahifeleri, satırları, tâ noktalarına kadar yüzer cihette nakkaşını, kâtibini öyle vuzuhla gösteriyor ki o kitab-ı kâinatın müşahedesi, kendi vücudundan yüz derece daha ziyade kâtibinin vücudunu ve vahdetini ispat eder.
Lemalar, Risale-i Nur
Hayr-ı Mutlak’tan hayır gelir, Cemil-i Mutlak’tan güzellik gelir, Hakîm-i Mutlak’tan abes bir şey gelmez.
Sözler, Risale-i Nur
Sâni’-i Zülcelal, ism-i Hakîm’in muktezasıyla her şeyde en hafif sureti, en kısa yolu, en kolay tarzı, en faydalı şekli ehemmiyetle takip ettiği gösteriyor ki israf, abesiyet, faydasızlık fıtratta yoktur. İsraf ise ism-i Hakîm’in zıddı olduğu gibi iktisat, onun lâzımıdır ve düstur-u esasıdır.
Lemalar, Risale-i Nur
Sen kendi cismine ve azalarına ve onlardaki eğri büğrü yerlerin meyvelerine ve faydalarına bak. Kemal-i hikmet içinde kemal-i kudreti gör.
Sözler, Risale-i Nur
Evet, görünüyor ki şu âlemde tasarruf eden zat, nihayetsiz bir hikmetle iş görüyor. Ona bürhan mı istersin? Her şeyde maslahat ve faydalara riayet etmesidir. Görmüyor musun ki insanda bütün aza, kemikler ve damarlarda, hattâ bedenin hüceyratında, her yerinde, her cüzünde faydalar ve hikmetlerin gözetilmesi, hattâ bazı azası, bir ağacın ne kadar meyveleri varsa o derece o uzva hikmetler ve faydalar takması gösteriyor ki nihayetsiz bir hikmet eliyle iş görülüyor.
Sözler, Risale-i Nur
Her şeyin sanatında nihayet derecede intizam bulunması gösterir ki nihayetsiz bir hikmet ile iş görülüyor. Evet, güzel bir çiçeğin dakik programını, küçücük bir tohumunda dercetmek, büyük bir ağacın sahife-i a’malini, tarihçe-i hayatını, fihriste-i cihazatını küçücük bir çekirdekte manevî kader kalemiyle yazmak; nihayetsiz bir hikmet kalemi işlediğini gösterir.
Sözler, Risale-i Nur
Şu muhteşem kâinat öyle bir saraydır ki ay, güneş lambaları; yıldızlar, mumları; zaman, bir ip, bir şerittir ki o Sâni’-i Zülcelal her sene bir başka âlemi ona takıp gösteriyor.
Sözler, Risale-i Nur